dört duvarlı hücrelerde nice gün nice gece
öylesine sevmişim kudurmuş kan içinde
şimalde bir rüzgâr, garp beni dinler
yüreğimin sesi ulak olur gönüllerde
mahpusluk zor, dişlerimde acı sızı
uy havar uy havar
titrek bir ses korkakça eğildi önüme
yalancı bir gülümseme düştü çehreme
pıhtılanmış bir kan kara toprağın kokusu
ücralardan süzülür bir ölüm hücresi ruhuma
yara açılmış bir kere gök kanamış
neye yarar paralanmak neye yarar sitem
bu gün sendeyim
sendelendi kaldı yüreğim
duygularım ağır bi çare
tümcelerimde seni düşledim
sana geldim, berrak delikanlılığımla
ellerini tutup göllerinde vurulmaya geldim
bu gece ruhum ayaza çekti
içim sımsıcak
sen yoksun diye kelimeler de azdı
vurur her satır başında
ömrümün en olur olmaz zamanına
sen yok diye
ruhum; geceleri ayaza çeker
içim yangın yeridir
sen yoksun diye
yokluğunda azdı kelimeler
her satır başında ömrüme vurur
hayatı zehir zemberek eder
seni sordular benden
üflenen neyin uğultusunda
diz çöküp ağlayan
öldü dedim
yüreğimde ağzımdayken
bu şehirde yaşıyor dediler
sorma ne haldeyim
ne hallardayım,harmanda savrulmuş kuru yaprağım
mevlam bilsen sen bilirsin mazlumun ahvalini
türbelerde dikili taş, gönüllerde âşık ile maşuk
ilahi adaletin yorulmaz işçisi, namert düşmanı
nam için abdalın döktüğü gözyaşı
sevdam
öksüz yırtıcı, yaban
bu şehir bu tabiat
bizi nerelere savurdu
bilemedik ölüm yaktı kavurdu ikimizi
sular çekildi gövdem de
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!