Cağaloğlu’nda bir sabah,
Ezel bahar sarmış
Gözlerim temaşe kalmakta
Öptüğüm kız rastlar kıyıdan,
Zaman zamanla durmuş
Anılar insan boyu sarılır boynuma,
Tarihi tren garında.
Küf kokusu sevda kokusuna yaraşır
Gider dolanı dolanı.
Canı pahasına bir eli öpülesi
İlişir benliğime, fıtratıma
Sırtında tam üç katı küfesiyle
İçerisi hınca hınç dolu
Elbisesi jilet,yüzü bıçak misali
Elleri nasırla ciltlenmiş,
Yüreği, araladığı gömleğinin
Açılmış düğmesinden göğe fışkırır
Aşk emekten geçer der,
Şakakları beyaz, gövdesi hilal
Gözleri denizden emanet.
Bir sabahdı Cağaloğlunda
Sevdanın yokuşu lügattan
Rengarenk yapılar gözlerimi,
Henüz bilmediğim sözcükler
Doyurur beni acelemle.
Rafların tozu silinir,
İnsanın ruhu,
Rıfat abinin dizdiği eserler
Cağaoloğlu yokuşuna yakışır
Gel sevdiğim gel, eyletme beni
Enstrüman çalmakta genç oğlan
Bu şarkı bizi çağırır
Ölüm ayırır ancak,
Gel dağ çiceğim
Alkış tutar taklacı güvercin,
Kumru darılır,usul usul yürür
Dört yön,81 vilayete ayrılır
Cağaloğunda ben.
Kayıt Tarihi : 9.2.2017 09:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!