Değişti her geçen gün yoldan çıkan çağımız.
Değişti yatağından akan gür ırmağımız.
Devrildi göğsümüzden yükselen kutlu çınar,
Döküldü kıtalara dağılan yaprağımız.
Çekildi zirvelerin gölgesi ovalardan,
İhtişamlı tahtından yıkıldı otağımız.
Kaybolduk deryaların engin ufuklarından,
Bir avuç kirli suda boğuldu dimağımız.
Sarardı tomurcuklar, soldu çiçekler dalda;
Bir hazan rüzgârıyla harap oldu bağımız.
Asırlık çeşmelerden akmıyor bir damla su,
Kurudu gönüllerden çağlayan kaynağımız.
Sarsıldı tezgâhlarda zihnimiz çekiçlerle,
Saplandı bağrımıza tarlada orağımız.
Bırakıp vicdanları kalpler çıktı dağlara,
Dar geldi hayallere koskoca toprağımız.
Kalktı şuur, hamiyet, kayboldu hak, hakikat;
Ne asil bir dert kaldı ne de dert ortağımız…
Aydınlatmıyor ufku gökyüzünde ay yıldız,
Gölge vermiyor gönle gönderde bayrağımız.
Yön veriyor zamana kıblesiz pusulalar,
İlhamını Batı’dan alıyor çanağımız.
Bozuldu istikamet, karıştı yollar, yönler;
Işık tutmuyor kalbe bin yıllık çerağımız.
Unuttuk lezzetini mukaddes sofraların,
Evimiz sokak oldu, sokaklar mutfağımız…
Bencillik, huzursuzluk, hamaset zirve yaptı,
Katlandı her geçen gün sorunlar yumağımız.
Çağın güzellikleri girdi tüm hanelere!
Isınıyor suyumuz, yanıyor ocağımız!
Kalktı mekân aradan, kayboldu mesafeler;
Uzaklar yakın oldu, yakınlar uzağımız…
Öfke, isyan, ihanet, kentlerde kol geziyor,
Cehalet, kan, gözyaşı duyup duyacağımız.
Hasret kaldık dağların serin rüzgârlarına,
Esmiyor bir esinti kapandı sokağımız.
Bunalıyor ruhumuz şehrin meydanlarında,
Basamaz oldu aşkla toprağa ayağımız.
Bekliyoruz hasretle ihtişamlı çağları,
Sökecek bir gün elbet aydınlık şafağımız.
Eylül 2012
Kayıt Tarihi : 3.1.2016 23:33:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!