Caddelere Dökülen Türküsüz Adam Yürekleri

Lütfi Kireçci
222

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Caddelere Dökülen Türküsüz Adam Yürekleri

Sevda bu
Dalıp gidersin bir yerlere
Bazen okuldan kaçıp
Uzun bir yol türküsüne
Firari bir ağızdan beste yaparsın
Binip bir kara trene
Denizlerin üstünden geçersin
Şafağın karnını yarıp
Çekip güneşi heybesinden çıkarırsın
Bazen denizi ikiye yarıp
Martıları denizden kovarsın
Bir sinemada üç matine filme
bakıp
Durup dururken gün ortasında
Çekip silahı karanlığı kurşunlarsın
Yok canım o kadar da değil
Oy benim başımın belası sevdam
İplere, süngülere çıkan sevdam
Kaç yıl yattım hapiste
Horlandım, tartaklandım
Kurşun yedim
Dayak yedim
Coplandım
Şöyle bir kafamı kaldırdım da
Azıcık yukarı baktım
Selam verdim yıldızlara
Merhaba dedim yalnızlara
Zühre bağdaş kurup oturdu yanıma
Kutup yıldızı geldi uzaklardan
Bir eski dost gibi
Çoban yıldızı bu kez aldatmadı
Yalnız geldi
Kulağıma fısıldadı usulca
Haydi gemi kalkıyor
Ya kalk git uzaklara
Yada kal burada
Yazılı adresi olmaz sevdaların
Bir akşam üstü eve dönmedi genç adam
İhanet yüklü bulut gezindi
Damlar üstünde
Tanıdık bir çehrede şekillendi
Ve sevda kurşun yedi
Yedi şafak
Dağ başları firari aşklara gebe
“bir türküdür dillerde dolaşan”
uçun kuşlar uçun, sılaya doğru
Kim bilir kaç bahar uzaktayız sıladan
Bir demet gül uzatamadık sevdiğimize
Meğer ne zormuş gurbet
Birde şu hayınlar olmasa hani
Ekmeğimize zehir katanlar
Gece uyurken hançer batıranlar
Ulan tutup bunların kellelerinden
Muhteşem bir kale yapmalı
Kirli eller sevdaya uzanmamalı
Vay benim deli sevdam
Kınalı kuzum,
Dağ başlarında mavzer sevdam
Yitik umutlarımın kutup yıldızı
Ak gelinciklerin
Telli duvaklı semahı
Mekke dağlarının ilk gerillası
Kabe’nin kuşatılması
Son hutbe
Son veda
Arş-ı ala titremede o gün
Sevda boynumuzda
Tur dağından ağır
Karlı dağlar hasretliğe yorgan olsun
Sevda türküsü dillere destan olsun
Bir akşam üstü çekip giderim bu şehirden
Geride el kalır,
nar ağacında asılı ceketim kalır
Yağmurlara dökerim yüzümü
Ellerim kandil
Bir kutlu miraç yüreğim
Alır başımı giderim
Kimse ye verilecek bir hesabım yokken
Nohutlar mercimekten hesap mı sorarmış
Şiir dolu bir hayata vuruyoruz
Umudun yolunu
Sır değil artık totemlerin uykusunu kaçırmak
Cinayetlerle dolu bir şehir
Tüm korsan gemileri dinamitliyorum
Halicin bir köşesinde bir çay bahçesinde oturmuşum
Belki biraz başımı ağrıtacak hayaller kurmuşum sadece
Apansız çarparken kafatasımı isimsiz mezar taşlarına
Huysuz bir çocuk dökülür içimdeki sancılardan
Halicin dalgalarına
Oy benim deli sevdam
Gökteki yıldızlara çarparım başımı
Kırk kişiyle paylaşırım ayranımı, aşımı
Üsküdar bir çalım atar, sırtüstü yatar Beyoğlu
Taksim ayağa kalkar
Biz çekiliriz eski otobüslerin içinde
İstanbul’un içinde
İstanbul’a yakın yerlere
Mavi gözlü çocuklar merhaba der Galata’dan İstanbul’a
Her sabah dökülürler sokaklara adamlar evde bırakıp
Kuş sevgilerini
Ve hiçbir zaman hatırlamazlar kırılan çiçekleri
Bahçeye ekselerdi belki hatırlarlardı karanfilleri
Bitmez tükenmez muammalı bir dekora fotoğraftır
Caddelere dökülen türküsüz adam yürekleri

Lütfi Kireçci
Kayıt Tarihi : 27.5.2006 16:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Lütfi Kireçci