kendimden önce
büyüttüğüm şeyler de var içimde,
ranzaların üst katlarından kalma
çocukluğumun hayallerini taşır,
kimi geceler duygularımı
içimden nice arabalar gelir gçer.
bazen de uçurtmalar,
uçar gider çocukluğum gökyüzüne
çocuksu olduğum ranza gecelerinden.
oraların uçurtmasız çocukları,
çocuklar yalınayak dolaşır
vurur ateşim yüzüme, sayıklarım
şeytanı kovma gibi geceden,
kovma gibi geceden kötü adamları,
anlatır sabahında hepsini arkadaşlarım.
kimi şehirlerde,
sokak aralarında koşuşturan çocukları görürüm
maçlarda gol olup akarlar kalelere
saklanmış o kadar güzel duygular ki
içlerimiz meşhur, belki de her birimiz.
profesyonellikten kim anlar, hem gerekte yoktu ki zaten.
duygunun olduğu bir tat işte, çocuksu bir tat
Messi’ den öte, başka kim varsa en ünlü
büyüdükçe, yani ilave hayaller.
kalkış saatleri olmazdı okul harici günlerimin
uzun yolculuklarında ise dön sağa dön sola
yine de varamamaktır bazen,
masa üstlerine vurulan üç ses gibi kulağıma
boyalı bir hayaletten şeytan kovma
gece oynanır kayıp yerlerin oyunları.
mutlaka büyüttüğüm şeyler de var içimde
ranzaların üst katlarında yatıyorsam üstelik
gündüz okuduğum kitapların ara sayfalarından gelirler,
yıkık dökük evlerin içlerine dökülene dek
geçerler de geçerler akşamların içinden…
ne çok yeni hikaye...
insan kokarlar, toprağın kokusu kadar insan.
bazı akşamlarda uçurtmalar da uçururum
gökyüzüne yükselebilmek, gökyüzü kadar sakinse tabi ruhum
kendi arasında oynaşan yıldızlar, bir o kadar görkemli karanlık.
şu yıldız kaymalarını sadece ihtişam gibi düşünmeyin,
içleri tıka basa düşünce dolu.
nasıl kurarsan kur, böyledir işte büyümek,
arkası yaşlılık değil mi, nasılsa?
varabilirsek son durağa doğru kendi halinde,
hani bilirsiniz,
bazen tan vakitlerinden önce çalınır kapılar
hani habersiz de çalınır, bilirsiniz.
işte o zaman ilk, pencerelerden yansır kıyamet
aslında kaç kez seyrettiğimiz filmler gibi
aslında hep kenarında köşesinde olduğumuz filmler.
uçurtmalı geceler nasıl da süsler karanlıkları
vurulmak gibi bir an, insan düşerken bile anlayamıyor.
ilk kar düşüşü gibi değil işte!
toprağa düşmek, ilk kar düşüşü gibi değil.
Eylül, 2017 - Bursa
Refik YeşilKayıt Tarihi : 16.9.2017 02:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)