Akan sularından dolayı nerede tutacağını bilemediği şemsiyesini aldı elinden kadının. Belki kadına yardımcı olmak, belki de kendi şemsiyesiyle aynı torbada buluşsun diye yaşları.Yamacına almak istedi kadını. Olmadı.
Hüzün yüklüydü kadın. Adamın eliyle işaret ettiği yere geçmedi.. Bir fırsat bekledi adam çaresiz, eğri yollarda doğru evlerin önünden geçerken kalabalık otobüs.
Bir araba girdi aniden, otobüsle kaldırımın arasına…
“Gidecekti az daha” dedi. “Nasıl da girdi araya.”
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
başlıktaki gibi büyütüpte bakmak gerek hikayeye, benim anladığım dizeler müthiş zekiydi .......
Ha bir de şu bizim koca Abdurrahim Kahraman'ın söyledikleri :))))
tabi burada sanırım komik bir anadolu uzak akrabalığına benzeyen bir tarif anımsatıyor kadın ve erkeğin küçük bir zaman dilimine sığan öyküsü.Şey derler ya çok uzaktan bir akrablığı ispatlamaya çalışana - bırak ya sende dığdısının dığdısı::)))
Aslında adam can olma gayretinde ama kadın onu dığdısının dığdısının dığdısı bile görmek istemiyor.
Niye?
İyice süzüldü suları
diye
Hiç hesaplamadığı başka bir şeyi paylaşmıştı bilmeden kadın
üstelik adamın işaret ettiği yere bile geçmemişken::))
çantasından çıkarıp kendisini yazarken kağıtlara…
işi gücü yoktu da bu hanzo ilemi uğraşacaktı.
Şaka bir yana doymamış yağ ,aman be pardon doymamış erkeksi güdüler çoğu kez en akıllıuslu
larımızı bile bazen böyle trajikomik durumlara düşürebiliyor.Son derece zarif üstü kapalı dokundurmalar ve aslında neredeyse alaycı bir üslupla erkek milletinin kulağının çekildiği bu güzel kısa şiirimtrak öyküyü beğeni ve gülücükle ancak birazda sanki erkeler adına alınarak okudum.Nasıl alınmayım ki kasan bir hanımefendi(hiç değilse adamcağızın gösterdiği yere geçebilir ve teşekkür edebilirdi) ve sılak yapışkan bi adam(baktı gösterdiği yere geçmiyo,kendisi efendi gibi öne doğru ilerleyip gidebilirdi) :)))))
bu güzel şeyler için ve de paylaşımın için teşekkürler sayın uluç,biraz uzattım kusura kalma olurmu.
Büyüteçin çevrildiği tutulma noktasında sevgisizliğe kıvranan bay çırpınmaları analizi, şiirden öyküden dem alarak ruhsal bir ışık tutuvermiş..
İlk görülen ve enerji alabileceğini sandığı kadın karşısındaki bay çırpınmaları ilginçtir her zaman. Kiminde açılmış şemsiyeden damlayan su bir vesiledir, kiminde kadının elindeki çocuktur. Adamın ilgisini çekmez aslında çocuk, ama annesine kompliman 'aman ne şeker' diye başlar diyalog bağı kurmak için.
Şemsiyeden damlayan su. Ve her şeyi bilen kadının olgunluğu. Minim iyi öykücük.
eğri yollarda doğru evlerin önünden geçen kalabalık otobüsler.
Görüntülerde atan bir yürek mi desem
Atan bir yüreğin görüntülerde gezinmesi mi yoksa..
Şu alemde yürekle buluşan ve yüreğin ulaştığı ne varsa artık şiir akmaya başlıyor oradan şırıl şırıl..
Şiirimsi , şiirimtrak,şiirsel ,şiirin gölgesi ne denilirse denilsin..Lafı güzaf hepsi..
Şiir kokusu varsa bir yerde şiir de vardır...
yüreğini...
saygılarımla...
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta