Büyüklere şiirsel masallar (1)

Bir varmış, beş yokmuş
Memleketin birinde umursamaz,
Vurdumduymaz, sorumsuz
Hani biraz da huysuz
İnsanlar yaşarmış.
Bu insanlar için temizlik
Hiiiiiç önemli değilmiş.
Çöp kutularının içine değil de
Dışına çöp atmayı severlermiş.
Bunun için de ikaz tabelası bile yazmışlar
“Lütfen çöpünüzü çöp kutularının
etrafına atınız! ”
Bu memleket önceleri
Çok güzel bir yermiş.
Çirkinleştirmek için çok
Ama çok çaba sarf edilmiş.
Bin bir çeşit çiçek yetişirmiş,
Adeta lale cennetiymiş bahçeleri
Kopartmaya kıymaya değil de
Kopartmaya doyamazlarmış
Tutam tutam.
Bunun için de ikaz tabelası yazmışlar
“Lütfen çimleri eziniz ve çiçekleri
doya doya kopartınız! ”
Ay’dan özel olarak ay çekirdeği
İthal edilirmiş tonlarca
Yedikten sonra yerlere atmak için
Çekirdek kabuklarını yere atmayana
İyi gözle bakmazlarmış.
Hiç üşenmemişler
Bunun için de bir tabela yazmışlar
“Lütfen yerlere tükürünüz ve
çekirdek kabuklarını atınız! ”
Sigara içmeyen yok denebilecek kadar
Azmış,birbirlerini teşvik ederlermiş
“Buyurun bir tane yakın” diye
Kapalı mekanlar tercih edilirmiş
Duman altı olmak için.
Fakat sigara izmaritlerini
Ziyan etmezlermiş
Ya pisuarlara ya da yere
Atıverirlermiş.
Denizi daha bir başka imiş
Üzerindeki kirlilikten
Bilumum pislik ve plastik şişelerden
Su yüzeyinin altı gözükmezmiş.
Hayatta kalan balıklar arada sırada
Buldukları bir aralıktan kafalarını çıkartıp
Biraz olsun nefes almaya çalışırlarmış,
Ve ne anlama geldiğini bilmedikleri
Tabelaya şaşkın mı şaşkın bakarlarmış
Çünkü Anne ve babaları
Okula göndermediklerinden
Okumayı bilmiyorlarmış.
Ne yazıyormuş siz bilin bakalım
İsterseniz beraber okuyalım
“Lütfen denizi kirletiniz! ”
Bu memleketin etrafından
Bir ırmak akarmış nazlıca.
Çok eski zamanlarda sandallarla
Mehtaba çıkılır, sazlar çalınır
Sazan tutulurmuş bu ırmakta.
Billur gibi dibi gözükürmüş.
Ta ki memleket kalkınsın diye
Fabrikalar kuruluncaya
Atıklarını ırmağa dökünceye dek.
İlk olarak aynalı sazanlar göç etmiş
Sonra diğerleri takip etmiş onları.
Aynalı sazanlar gitmiş ama
Başka sazanlar gelmiş
Onlar da ırmak kenarına tabela asmışlar
“Lütfen ırmağı kirletmeyenleri yetkili
mercilere şikayet ediniz! ”
Tarihi kalıntıları çokmuş bu memleketin
Surlarla çevriliymiş yüksekçe
Evler yapmışlar üzerlerine betonarme
Sarayları varmış, mitolojik kahramanları.
Hanları,hamamları,heykelleri.
Kalesi bile varmış içine girilmemiş.
Tabi ki eski taşlarmış bunlar kıymetsizmiş.
Eskiye rağbet olsa bit pazarına
Nur yağardı demişler
Hiç korumamışlar önemsememişler.
Uyuyan bir Güzeli bile varmış bu diyarın
“Rahat bırakıp uyutmadıkları! ”
Bir sürü araç dolaşırmış yollarında
At arabası,öküzlerin çektiği kağnılar,
Yayalar ve süvariler varmış.
Yolları darmış iki araç zor geçermiş.
Hiç kimse birbirine yol vermezmiş.
Park sorunu en büyük çileymiş.
Her yer at arabası kağnı olunca
Akşamları yollar daha da daralır
Misafirliğe gidenler atını bağlayacak
Yer dahi bulamazlarmış.
Bu olumsuzluklara rağmen
Aydınlatması bolmuş bu memleketin,
Sokak lambaları her yeri aydınlatırmış.
Nedendir bilinmez
Lambaları kırmak ta adettenmiş
Meğerse bazılarının hobisiymiş,
Canı sıkılan birkaç tane kırıverirmiş.
Dört mevsim de yaşanırmış
Ama, kışlar bir başka yaşanırmış.
Havayı kirletmek için fabrikalar yetmezmiş,
Evlerin bacaları yıllarca temizlenmezmiş,
Hatta ilk onlar filtreyi icat etmiş,
Kullanmaya lüzum zaten görülmemiş.

İşte bu memlekette insanlar böyle yaşarlarmış
Birbirlerine baka baka üzüm gibi
Hem kararırlarmış hem de karartırlarmış
Canavarlar var mıdır diye de tartışırlarmış
Gerçek olan bir şey varmış
Canavarlar insanların içinde saklıymış.
Bir gün bu memlekete beyaz defterli
Bir prens gelmiş elinde keskin bir kalem varmış
Dudaklarıyla değil de sanki yüreğiyle konuşmuş
Herkesin kendi içindeki
Sese kulak vermesini istemiş
İçindeki sese kulak veren herkesin kalbi
Aynı ritimle atmaya başlamış
Çirkinliklere bakmaya alışan gözleri
Artık güzellikleri görebiliyormuş

Gökten üç çilek düşmüş,
Biri sevginin,
Biri barışın,
Biri de dostluğun başına.
Onlar ermiş muratlarına
Biz de ereriz İnşallah…