Oturmuş sakinleşmeye çalışırken daha da çok sinirlendiğini düşündü çocuk daha çok kin duyuyordu onun bu duruma gelmesini sağlayan ve ona çanak tutan kişiye…içinde onu içten içe kemiren bir duygu vardı…neden diyordu? neden bunlar oldu? Ve neden engel olmadı yanında durmaya ant içtiği kişi? neden benim yanımda durmaya ant içen kişi gözgöre göre incinmeme, yaralanmama ve üzülmeme izin veriyor ve buna çanak tutuyor üstüne üstlük birde üzülmeme gülüşleri ile eşlik ediyordu umursamazca diye düşünüyordu…
Tüm yaşadıklarının daha önceden tasarlanmış bir plan olduğunu düşünüyordu…ayrıntıları yan yana getirince bu fikrinde haklı olduğunu anladı. Çünkü durduk yere onun üzüleceği şeylerin ortaya çıkmasını gerektirecek bir şey yoktu ve eğer bunlar gün yüzüne çıkıyorsa hem de çok alakasız bir ortamda elbette bunu ortaya çıkaranlar kafalarında bir şeyler planlamışlardı…ve bilmediği bir şeyler vardı…her şeyden habersiz günahın ortasında kalmıştı…
Bunu tasarlayanlar istedikleri şeyi elde etmişlerdi…artık içi içini yiyordu durduk yere hiçbir zaman yaşamak istemediği şeylerle zorla ve yanında durmaya ant eden kişinin de yardımıyla yaşamaya zorlandı…içinde umutsuzluk kol geziyordu…
Umutsuzluk geziniyordu uluorta hem de her adımında canını öyle tarif edilmez bir şekilde yakarcasına…
Lanetler yağdırıyordu içten içe onu hiçte hak etmediği şekilde bu durumla karşı karşıya bırakanlara…
Yatağına bile uzanmak istemiyordu çünkü onun için bir anlamı yoktu şu an için hiçbirşeyin…ruhunu buralardan alıp uzaklaşmak istiyordu…korunacak bir liman arıyordu üzülmesi için ellerinden geldikleri kadar zorlayıp üzenlerden uzaklaşmak adına…bir liman sadece kendi ruhunu bağlayıp dinginleşeceği…hiçbir rüzgarın esmediği, hiçbir geminin uğrak noktasında olmayan, dalgaların kıyısına vurmayı unuttuğu bir liman…baştan aşağı mavi bir liman…maviliğinde kaybolmanın her şeyi kaybedeceği bir liman…
Yazdığı her sözcük gözünden düşen o mutsuz ve biçare halinin gözyaşlarıydı…tüm gözyaşlarını kelimelerin arasına saklamaya çalışıyordu…zaman durmuştu onun için ama düşünceler kafasını kurcalamaya devam ediyordu…o liman onun için yoktu…
Suçlulukların ortaya çıkardığı pişmanlıklar ile ilgilenmiyordu…yaşadığı şu kocaman ev ona küçük bir zindan gibiydi şu an…kendini sıkıştırılmış hissediyordu..ne yaşadığı evin ne içindekilerin hiçbir anlamı kalmamıştı onun için…
Neden diyordu…neden tüm bunları yaşamaya zorlandım…hem de her daim birbirlerinin yanlarında olmaya söz veren iki kişiden biri bir diğerine ihanet etmişti bu durumda….ve bir diğeri üzüntü,keder ve mutsuzlukla yüklenmişti…ne kadar kaçmaya çalışırsa çalışsın yine aynı durumla defalarca karşı karşıya kaldı…
Ruhu ve bedeni ayrı ayrı dinlenebilecekleri hiç kimsenin (birbirlerinin bile) bilmeyecekleri birer liman bulmak için neler vermezlerdi…
Kendisi için biçilen kaderin bu olduğunu düşünmeye başladı…eskiden tam tersi yönde düşünürken…lanetler okudu uzaklardan gelene…ve bu oyuna alet olan herkese…
İyi düşünceleri böyle kötü,fitne düşünceleri hiç mi hiç hak etmiyordu…hiç kimsenin onu üzmeye göz yaşı döktürmeye hakkı yoktu…
Değer mi diye sordu yanında olmaya ant içmiş kişiye ve tekrar sordu neden yanında olmayıpta karşısında onu üzen tarafta olup bu oyuna alet olduğunu…
Uzunca bir süre sessizlik kapladı dünyayı…
Dünya anlamsızlaştı…
Umutun yerini umutsuzluk…
Mutluluğun yerini mutsuzluk aldı…
İçimde hiç mavilik kalmadı yaşama dair…insanlar ……………….. olmuşken ve seni üzmek için çaba sarfederken…nasıl siyaha bürünmez ruhum…hepinizi Allaha havale ediyorum….
Kayıt Tarihi : 17.2.2010 00:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Umut Bektaş](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/02/17/buyuklere-masallar-3-3.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!