Yüreğimin başında
paslı hançer gibi saplı bir sancı
Kulaklarımda takunya takırtıları
kanlı kılıç şakırtıları
ve bütün güzellikler
bin beşyüz yıllık
vahşet ordularının kıskacında,
Yaşam küflenip çürümektedir
güneşsiz, aysız, yıldızsız
bir gökyüzü altında...
Ağır ağır, adım adım gelmekte yıllardır
bin yılların sürgünü, salgını,talanı
kılıç sallayarak yaşamın çıplak sırtına,
kanlı bir zebani gibi çiğneyerek
gelecek günlerin bağrını
oturup sabaha açılan yolların kapısında...
Zulümle yoğrulur toprak
kırılır has bahçemin gülleri,
Gece sabaha ermez
gün ışımaz bir türlü
gözlerde kara perde
sarar kara örümcekler körpe beyinleri...
Dinsel sapkınlık pazarlarında
mah yüzlü güzelliklerin kanayışı
Sadakalı işsizlik sokak başları,
Ve kıvranır ulu orta
hapsolunarak karanlıklara
anaların prangalı çıplak feryatları...
Ve bu
mezarlıktan ibaret dünyada
sırıtarak kanlı kara suratlarıyla
ilkel tanrı temsilcisi
apışarası egemenleri
yalandan cennet vadederler
beyni ve yüreği
iğdiş edilen kurbanlara...
Anlayabiliyor muyuz
işte en büyük tehlike
kılıcı, kanı ve karanlığıyla
dayandı kapımıza..!
20/10/2016
Melbourne
Kayıt Tarihi : 2.4.2017 02:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)