Tarassutta insanlık, hız kesmiyor gözlemler
Bir sevdaya dönüşmüş, bu konuda özlemler
Büyük sırlar yüzüstü, küçük gizler popüler(!)
Zorlanıyor durmadan, uzaylarda kapılar
Gaye; yenidünyalar ve yepyeni âlemler
Sanki orda yok gibi, bizi üzen elemler
Çözülmeyi beklerken, mühim sırlar kenarda
İnsanoğlu fetihte (!) fezalarda art arda
Galaksiler bulurken, gece gündüz molasız
Üç suali onlara, sorarsınız hala siz
Teleskoplar elinde, çalışırken kâşifler,
Sizin dilde terennüm; iç âlemde keşifler.
BBG’ ye döndürdü (!) tıp mikrobu, virüsü
Diyorsunuz siz hala; ol resulün varisi!
Didik, didik evrenler, vazifede uydular
Kehkeşan’ın bağrını, füzelerle oydular
Orta yerde beklerken, üç muamma cevapsız!
Gündemi ile oynayıp, vermen bana cevap siz!
İnsan kimdir, necidir, neden geldi Dünyaya?
Kimi gezer hep atlı, kimilerse hep yaya?
Nedir asıl görevi, şu cihanda her kulun?
Bilmiyorsa cevabı, işi epey zor kulun!
Şu mecburi sevk nere, kimdir onu gönderen?
Bu doyulmaz yaşama, kim acaba son veren?
Ölüm denen olay ne, istediği ne bizden?
Nice mutlu hayatlar, erer sona o yüzden!
Akıbeti ne olur, insan denen meçhulün?
Bilmiyorsa bunları, elbette ki suç kulun!
Gökten inen kitapta, münderiçtir her cevap!
Bunlardan da fazlaya, var mutlaka bir cevap.
İns ne gezer afakta, problemi çözmeden?
Farz değil mi tetkiki, ruhu fazla üzmeden?
Saadet-i dareyn’dir; şu sırlara ıttıla!
Elbette ki ketumdur; tüm gizemler atıla!
Kendine gel ey insan, afakları bırakıp!
Olman gerek sana sen, öncelikle murakıp!
Cihat ŞAHİN
22.02.2011-İZMİR
Kayıt Tarihi : 22.2.2011 15:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (4)