Gece sessiz ben yine ağlıyorum...
Yaşlar dökülüyor her yer ıslak!
Oda karanlık saat tak-tıklıyor,
Dışarısı serin yatakta daralıyorum.
Yine üzücü haber geldi kaçtır bilinmez!
Ey benim garip yoldaşım! Niye kınarsın beni?
Hâlime bakıp da ağlayacağına, neden gülersin?
Yerden, gökten çile, mel’anet boşalırken,
Saçların gür-siyah tutulması zordur zor! …
Fırıldak çevirmek ne yazık ki moda oldu!
Tenha bir kuytu bulun n’olur bana,
Yine çok doldum ağlamam gerek!
Hayalimde canlandırıp aşkla öperek,
Doyunca anama sarılmam gerek! ...
***
Dün akşam yine kavga ettik bizimkiyle be ana!
Şimdi mevsim kış, insanlık donmuş,
Gün çakalların bayram günü! ...
Baharı bekliyorum; güneş ve sağanağı...
Öyle bir coşacağım ki; kulaklarım sağır, gözlerim kör...
Alçakların, yalancıların cehennemî feryatlarına! ...
*************************************************************
Hey dostum! buralar yüksek rakımlıdır...
Buralarda yaz başka, kış, bahar başkadır.
Mevsimler düzene uymaz, düzen aynen kıştır!
Bahar geç doğar, yaz gençliğinin tazeliğiyle göçer.
Yaz, kış, bahar fark etmez; hep hüzün doludur,
Buraların engini de, derini de serindir serin!
Yavruya kucak, kuşa kanat, mazluma imdat
Bozkıra rahmet, düşküne aş, yolcuya yoldaş
Kimsesizliklerde dökülen yaş olmak isterim.
Kavrulan bağırlara su, goncaya koku
Arıya bal, güle bülbül, sevdaya hasret
Hey! neredesiniz, acaba kaç kişi kaldık?
Topluyorum, ekliyorum bir etmiyoruz!
Bal mı tatlı geldi, yoksa yük mü ağır bastı?
Heyhat! Biz kendimizi mi aldatıyoruz? …
**************************************************
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!