"Ne yanar kimse bana âteş-i dîlden özge,
Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı"
diyen büyük Füzûlî'ye iddiasız, mütevazı bir nazire:
Korkarım atf-ı nazardan ömrümün icmâline
Ki bulunmaz kisb-u kârım mahzâ hebâdan gayrı.
Var mıdır şu fânî dârda bir gûnâ mes'ûd olan,
Ya bir hakikatli yâren, derd-i ekbâdan gayrı?
Olsun tek bir lahzâ huzûr bu kûşe-i uzlette,
Dûr olsun metâ-ı dünyâ dürû abâdan gayrı.
Doydum levsine dünyânın, ne varsa çeşm-âşinâ
Silinsin cem'i yâdımdan Elif-u Bâ'dan gayrı.
Tarîk-i nefyile arif vasfeylesin vücûdu,
Nedir mat'ûn içün vücûd nâr-ı vebâdan gayrı?
Etmedim seng-i adâdan hazer tûl-i ömrümde
Cângezâ etmedi bir nesne gadr-i kurbâdan gayrı.
Şükreyle kim ey Füzûlî, bir açan var kapını,
Bir recâm yok, Nâşitât'a tek merhabâdan gayrı.
Kayıt Tarihi : 4.8.2018 09:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!