Yusuf Ağa Kars ili Çıldır ilçesi Suhara köyünde 93 harbi döneminde yaşamıştır.
O günkü yerel yönetim düzenine göre kendisi o bölgenin 'Gilavası'*olarak görev yapmıştır.
Kendisinden genetik olarak bizlere geçmiş bir ahlak anlayışı olarak yaşattığı bir merhamet hikayesi örneğini ilk kez paylaşmak istiyorum.
O günkü şartlarda toprak ağalığının hüküm sürdüğü bir zamanda yaşanmış bir gerçek olaydır.
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
İşte "töre" buydu
Paylaşmak
Üleşmek
"Ortak" olmak soruna da zenginliğe de, buydu!
Türk bilir ki,
"Nimetlerle külfetler paylaşılırsa vardır, adalet!"
Vicdan dediğimiz tartısıdır o adaletin,
Hasmını dahi ayırmaz,
Dostundan!
Rahmet ve minnetle anıyorum atanızı
Önder Kardeşim...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta