Dün gider gündüz gelir, kendi gider öbürü gelir;
bu akşamlar böyledir, biri gider öbürü gelir.
Gittim buz balesi öğrendim,
zaman'ın buz tutmuş nehirleri için; aşk gider ne gelir?
Bir kuş vardır, gökyüzünü anımsar iç çekerek,
bir gemicinin ırak gözleriyle; aşk gidicek ne gelir?
Kimi kez sözün de gücü de yetmez, müziğin de,
rengin de söylemeye öteyi. Bu kediler böyledir,
ölürken bile kendi olmayı bilir.
Gülü kırar suya banarsınız, su kanar, bilir misiniz?
Aşk gidende ölüm gelir.
Sezin işte, bir şey var dilinin altında ağzı sarımsak ve anason kokan padişahın; biri gider biri gelir.
Hoyrattır bu akşamüstüler daima, önce beyazları kirletir;
dil gider gönül gelir.
Haremağasına göz kırpması bir gözdenin,
denizi taşıran damladır herkes bilir;
yol gider, yolcu gelir.
Gel, yine de kanmayalım yarına biz; dün ve yarın
Dionysosçu bellekte şimdidir; yağlı ip gider kurşun gelir.
Suya ulanmayan su kokar, dalında olmayan çiçek;
can gider canan gelir.
Benim cinim işini bilir, bal kavanozunda sinek; diri gider ağıtlarla gelir.
Yolcu yoldandır, başımı bedenimden ayırsan da. Paralel değilse aşk, aşk değildir; sen gidersin, öbürü gelir.
Ben hiç yaşamadığım aşklarla varım, aşk yaşamak değildir; sel gider, mil kalır.
Akmayı hep sürdürür bir kum saati kendini alt üst ederek;
yol gider, yolcu gider, han gider hancı gider,
söz gider sözcü gider.
Ay ışığı mıdır, gül ışığı mı durma damlar kadehe.
Ben yitik.
Kayıt Tarihi : 28.7.2003 23:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!