Bütün Zamanların Yabancısı, XIX. Ben Cosss!

Muammer Karadaş
30

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Bütün Zamanların Yabancısı, XIX. Ben Cosss!

Göz göze değince kopar ip, neye yarar Büyük İskender
ya da bulutlar çobanı olman.
Neye yarar ateş ilminin erbabı olman, el ele değince kıvılcımlar saçılır ortalığa; dudak dudağa değince bir şeyler olur güneşin denize değmesi gibi; şimdi neye yarar yani Davud gibi avaze olman, Süleyman gibi kuş dilinden anlaman neye yarar.
İnsan, bir avuç ham vişne yemiş gibi uyanır kimi sabah,
yaralı bir ceylan gibi su kıyısı arar; neye yarar Yusuf gibi çözümsüzlüklere çözüm olman, yokluklarda konaklaman.
Aslında bir buzdağıdır aşk, gerisini kimse anlatamaz.
Dalga dalganın ardından gider, her dalgayı kırar bir kıyı, kavuşmadan. Oysa sığdır kıyı,
bir kadeh dolu içemez dost elinden.
Kaç can aldı, kaç yaralı döndü geri; yol uğrağı değil ki
ikide bir yolun düşsün. Erilmez bir doruktur aşk,
sandıkça uzaklaşan; erilse soluk alınmaz.
Yedi yılda açan bir kaktüstür, sulamak ister ara sıra;
Köroğlu tüfenk kuşanıp gezse neye yarar.
Her damakta aynı tadı bırakmaz aşk, kimi yüreği yırtar, kristale dönüştürür kimini.
Aşklar da iz bırakır ardında, aşkın da dili var elbet;
ama kim her dili anlar ki, aşk değilse mesleği.
Beklersin bir cehennemde umarsız, bir su kavrulan bir yüreğe insin diye; ama neye yarar Ferhat'ın külüngü,
Aslı suda değil ki.
Kanınla sularsın kayaları, çiçek açsın diye, morsa mor! Sorular sorarsın kederli, bilirsin yanıtı yok.
Avaz avaz seslenirsin yankısı çalınmış koyaklara;
çırpınırsın bir saralı gibi, yüreğin köpük köpük.
Durup durup Mecnun olman neye yarar.
Başın döner, bağrın yanar; ama neye yarar Kerem olman.
Hayır hayır, bu sen değilsin; anlarsın o da o değil,
ıslak baruttan Çoban Yıldızı yapacak.
Hem hiç kimse o değil acılardan yağmur,
olur olmaz her sisten bir düşülke yapacak.
Canım, dersin canından olursun;
aslında olduğundur bu senin, yeşilden kırmızıya.
Artık çiz istersen üstünü, eskiden olduğunu varsaydığın senin.
Bakışların kekredir, soluğun gizli umut kokar,
yeraltından koşar yüreğin. Olması gereken olmuştur:
ışık, ses, koku. Neye yarar giyinip kuşandığın, rakılar içip adam sırasına girdiğin, itişip kakıştığın.
Adıyla sanıyla bir titreme kuşatmıştır seni soğuk, sıcak.
Bu, senin olduğundur ama, dolup dolup boşaldığın;
adını birden yitikler listesinde bulduğun.
Güneşe dolu yağması, buzdağına güneş değmesi gibi, cosss diye!
Aslında kimse ayrımında değil nerede kopar ip.
Hiçbir dilde o sözcük yoktur: Ham koparılmış turunç mu ne?
Ben cosss!

Muammer Karadaş
Kayıt Tarihi : 28.7.2003 23:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muammer Karadaş