İncir ağacı
heybetli, gösterişli duruşu.
Ama en tepedeki dallarıyla
ulaşılmazı sanıyor.
Bulunduğu yeri benimsemesi,
sanki orayı o var etmişçesine
kökleriyle sarıyor
izin almadan.
Yıllarca beklersin,
gölgesine yaslanırsın
ve sonunda
cesetlerini sakladığı meyvesini
şerbet gibi sunsun.
Ne âlâ.
Bir insan olsaydı,
sanırım bir tefeci olurdu.
Acımasızlığı, lütfunu yok sayardı.
Ya da süt hesabı yapan
bir annenin yalancı sevgisi gibi;
şefkatiyle vicdanın tuzağına düşüren.
Gördüğüm şaheser
beni dehşete düşürür.
Narsistliğini sandığın içinde saklar,
yumru yapan hesaplarının çetelesini tutar.
Çok geçmeden
çürümeye yüz tutan kökleri,
verimsiz meyvelerinin
kokusunu saklasın diye
naftaline sarar.
Ne âlâ.
Yürüdüğün yolda,
heybetine kandığın,
gözlerini alır,
ayağına şerbet sunar.
Sense gittiğin yolda
takılı kalırsın.
Ne âlâ.
Ve işte
açıldı sandık.
Böceklerin sardığı,
sineklerin uçtuğu
beyaz bez
artık naftalin kokmuyor.
Kimsenin parası,
kimsenin vicdanı
sual edilmiyor.
İşte şimdi:
Ne âlâ.
Kayıt Tarihi : 7.8.2025 22:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!