İçimi çentik çentik hırpalayan bir bekleyişle bekliyorum seni…
Bana şiir yazdırmayacak bir mutluluk kadar elzemsin artık!
Kanımdaki deliyi teskin etmeli gelişin
Canımdaki iğreti duyguları,
Sesler…
Kulağımızda eksilen,
Grileşen,
Göğsümüzde büyüyen sesler...
Sararmış bir albüm kapağının naylon poşetleri arasına sıkışmış sesler...
Sesler duyuyorum...
Güzel günler göreceğiz
Dalgaların hoyratlığının ninni gibi geldiği - Munzur bir çoçuğa anne azarına sinmiş merhameti gibi-
Usulca, huzuru vefayı nakşede nakşede
Envai çeşit dertleri aşa aşa
Günün doğuşunu göz kapaklarımızda ağırlaşan bir türküyle
bekleyeceğimiz günler...
Toprakları hakikate makber bilen zihniyetlerden,
Afyona bulanmış izimler devşirilmiş...
Zamanın vaveylasıyla gök yarılıyor ve yer dağlanıyor!
Sonra belki bir gün
Bir İstanbul düşer sokaklarıma…
Ve
Galata'dan savrulur içimin martıları…
Hangi kıyıya vururuz bilmem,
Bu meçhul sancıların
Kalemi ebter bir şaireyim
Gönlümün kuluçkaya yatmış suallerine,
Cedelleşmeye vakti olmayan aklım kayıtsız...
Olurda bir gün bulursam beni,
belki bir çay içeriz...
Kaldırır kepenklerini ve bakarım gün yüzüyle içimin sergüzeştine...
K'ara bul'maca...
Şubat ortası nazenin bir ritim yoklar
Ağır aksak işiten gönlü...
Ve neden sonra çözülür
Hurma ipliklerinden örülmüş zırhı kalbimin...
Cevabını sindiremedigi suallere sağır bir bedevidir benliğim...
Eserekli ise sevmeler,
Ve bahaneler arıyorsa gitmeler,
Gitme demeyeceğim sana!
Ve hatta,
Mümkün olduğunca erken git bu kez...
Erken gelen vazgeçiş
Kalbimiz kurudu....
Gönlümüz çorak mı çorak...
Vicdan hesab edemedi masivanın yükünü...
Gökler paklayamadı yağmurla karla atîd'in yazdıklarını...
Rakîb'in boynu bükük,
Develerin sorulacak hesabı şöyle dursun,
Terlememişiz!
Islak anlımız…
Bir çocuk oturmuş şakaklarımıza
dizleri göğsüne dayalı…
Hayır, hayır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!