Buselerinden Çaldığım Şiir

Yolcu yolunda gerek derdi hep...
Merak etme
Ay gelir birazdan
Sen yine akşamın sırtından indir hele
Sabaha yetecek kadar uykusuzluğu

Bu saatte burada ne işi var da deme...
Sana demiştim
Gün batımından gözlerini uzak tut diye
Bilmez misin ki
Ufukları bakışlarının vurgunlarına şahitliğe çağırdığını
Peşine takılıp gelmiş işte
Hesabını karanlığa bırakmam dediği davasının

Bak bu defa da
Hangisiydi diye
Tek tek aratma bana
Yakamoz koyusuna boyadın değil mi
Türküsünü yarım bıraktığım saç telini

Off yaaa...
Hep böyle zamansız zamansız gelip
Tozunu dumanını öfkelene öfkelene silkelenir zaten
Varsın büyüklük sende kalsın yine...
Gel bu defa da affından nasiplendir
Gönül dağlarımın yorgunluğunu şikayetini
Bakasın da gelmesin seni görünce şımarmasına...
Nazını çekelim diye
Çiçek çiçek dolanır ama
Yazgısına şu yazılanı da minnetinden sayar hep...
'' Nur, gül'de koklar sevdayı ''

Şimdi sırası değil ki avuçlarından
Yudum yudum ay ışığı içmenin
Hele önce sen gülüşünü şöyle
Yüreğime yüreğime değdir de
Daha fazla merak edesi gelmesin
Cennette payına neyin düşeceğini

Ahh benim...
Deyip devam edesim vardı ama
Hadi bu defalık da
Buselerinden bu şiiri çalmakla yetineyim

(Heeeeeeee...) oy oy oy...
Bak şimdi bu ettiğin olmadı cadısı
Dizlerimdeki dermandan etmeyecektin beni
Gece, yarım bıraktığı hikayesini bitirince
Ellerimi yağmuruna tuttuğum terinle
Çiğ tanelerinin söküklerini dikmeye gidecektim daha

'Haddini bilmek nedir' den haberi mi var sanki
Belli ki yıldızların dalgasına kandı yine...
Sakın aldrıma sabahların kasıla kasıla
Mehtabı kıskandırıyor diye şafağıyla övündüğüne
Hani arada bir rüyalarının hatırına
Mahmur uyanışlara kalışların olmasaydı
Çoktan mahçup edip göndermiştim zaten
Yoksa...
Güneşin kaç doğuşu
Senin bir bakışın eder ki