Buse Şiiri - Kadir Tozlu

Kadir Tozlu
298

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Buse

“İlk defa bir büyüğüm bana şiir gönderiyor ve ogün benim doğum günümdü”

Böyle başlamıştı 22 yaşındaki Buse ile tanışmaları. Dahası o ana kadar hiç karşılaşmadığı, karşılaşacağını hayal bile edemediği bir dünyanın başlangıcıydı bu Şefkat Çağlayanı için. Buse’ye, “Size kızım diyebilir miyim? ” diye sorduğunda “memnun olurum” yanıtını almıştı. Ancak şimdiye kadar kendisine bir hanım kız tarafından “babacım” diye hitabedilmemişti. Artık ona “babacım” deniliyordu. İnanamıyordu Şefkat Çağlayanı.

Buse’nin ona “babacım” demesi için hiçbir neden yoktu. Çok iyi bir ailesi vardı. Anne, baba abla ve 2 ağabeyi onu çok seviyor ve çok nazlıyorlardı. Buna rağmen yüzünü hiç görmediği Şefkat Çağlayanına “babacım” demekte tereddüt etmiyordu. Şefkat Çağlayanı için bu karşılıksız, beklentisiz sevginin en güzel örneğiydi.

Her gün yazıştılar. Yazışamadıklarında biri diğeri için endişelendi. Daha sonra başka manevi kızları da oldu Şefkat Çağlayanının. Onlar için yazdıklarını duydukça “Ben babacığımı kimseyle paylaşamam” diyerek tepkisini dile getirdi Buse. Bu tepkiler Şefkat Çağlayanında değişik duygular oluşturdu. Bir yandan kıskanılmanın mutluluğunu yaşarken diğer yandan manevi kızlarının varlığını bu temiz kalpli kızcağızdan gizlemenin ezikliğini hissetti. Aslında hiçbir zaman da bunu başaramadı. Buse’nin tek kıskanmadığı Gülcan olmuştu.

Çok şeyleri paylaştılar Buse ile sanalda bile olsa. Daha ortada fol yok yumurta yokken bile kararlaştırdılar ki Buse evlenirken nikah şahitleri Şefkat Çağlayanı olacaktı.

Sık sık telefonla da görüşürlerdi. Bu görüşmeleri mutlaka daha iyi moralle bitirirlerdi. Bazan içinde sanki yapılacak bir iş varmış da yapılmamış gibi tanımlayamadığı bir sıkıntı olduğunu söylerdi Buse… Bu Şefkat Çağlayanında da hep olurdu. Ama bir de Buse’yi üzen, zaman zaman ağlatan bir şey olurdu; babası tatile gittiğinde evde ona çok alışık olan köpekleri ağlarcasına havlardı. Bu çok üzerdi Buse’yi.

Bir defasında Şefkat Çağlayanı Buse’ye günlerce ulaşamaz oldu. Telefonlarını açmıyordu artık. Mesajları okunmuyordu. Bu Şefkat Çağlayanını endişeye düşürdü. Başka bir telefondan aradı Buse’yi. Buse açtı fakat Şefkat Çağlayanının sesini duyunca kapattı. Şok olmuştu Şefkat Çağlayanı. Hıçkırarak ağlarken buldu eşi onu. “Kızım benimle görüşmek istemiyor” dedi eşine sarılarak. Eşi ona kolanya tuttu, yüzünü yıkamasını söyledi. Ayrıca onu teselli edecek sözler söyledi… Şefkat Çağlayanı Buse’ye bir SMS mesaj yazarak kendisiyle konuşmamasından duyduğu üzüntüyü belirtti. Ama onu öylesine duygulandıran bir yanıt aldı ki bu defa mutluluktan ağlar oldu.

“Babacığım, çok hastayım. Hastanede yattım. Üzülmenizi istemediğim için size duyurmak istememiştim. Telefonunuza da cevap veremedim. Sesim henüz düzelmemişti. Affet beni babacığım. Seni çok seviyorum”.

Öylesine ince ruhluydu Buse. Bir zaman sonra giderek internet dünyasından uzaklaştı ama babacığından asla uzaklaşmadı. Söz verdiği gibi nikah şahidi yaptı Şefkat Çağlayanını. Düğünlerinde de bulundu. Güzel ailesiyle tanıştı Buse’nin.

Şefkat Çağlayanı bu güzel gönüllü hanım kızı düşündükçe hak ettiği mutluluğunda sanki kendi payı da varmış gibi mutlu hissediyordu kendisini.

(06/08/2006)

Bir süre sonra Buse izini kaybettirdi. Telefonu iptal olmuştu. Ankaradaki adreslerine yazdığı bir mektup da iade olmuştu.

Artık gönüllerdeydi Busecik...

(27.07.2010)

Kadir Tozlu
Kayıt Tarihi : 6.8.2006 13:53:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Kadir Tozlu