sakin ol ey gül havalarının akşamı
kim anlar ki dönüşsüz gidişten
bir kuş kanatlandı gözlerimden
bir gemi rüzgar çaldı nefesimden
durulmaz akşamın koynunda fırtınalı eylüllerde
neler fark olunur çerçevelerinde gümüş saksının
terli çiçekler utanışların kızıllığı benzine
hükmeder hengamelerinde çiğ kokulu saçların
Ceyhun nereden bilir çocuğun ceplerinden dökülen
kuş yavrularını
şirin siyah parlak
silik zamane resimlerinde göz
der ki merhaba ey kumru sahte defterden
pervanesi kanat tüylerinden
tüyü Apaçi düğününde
Gülen Ay'dan düşmüş bir gece
hala ilk gününde son şarkının titrek
cepleri mavi
yüzünde korku kefen bezinden
anlıyor musun
hayal bu değil
sargılı ellerin farkında olmadan
leylak kokusu gül kurusu
ve ormanların en yalnız en korkunç yolculuğu
bilinecek değil
tükenmiş kalemlerde izler
sıradan bir dağ başı muhabbeti
ateşsiz buz tutmuş
karışık mesele
şu bizim burun hikayesi
en utangaç sırlarıyla dolu damarları bir zamanın
aynalar kahkahasının karmaşasından
köşe bucak kapı artlarının
karanlık işler sabahıyla
çekip aldığın
sevdası vardı
ümitsiz perişan
erimeye durdu zamanla ayna
bir şiirin aksiyle
cihanın tılsımlı kehribarı hasta dizlerle
kıyılar uzaktan kılıçlarla dervişane sessizce
sevilmek ne hoş ne hoş sarılmak hazırlık göçmeye
gurbetin sessiz günlerinin en hayali deminde
en birinci benim deyip miss world aleminde
bilinecek değil
bir kuş kanatlandı gözlerimden
bir gemi rüzgar çaldı nefesimden
şehrin en tanınmaz kalabalıklarında nefes nefese
asırlık kurtlar köşkünde duyulur her akşam
inleyişi uzak zamanların
gidiş o gidiş
ve ağlayarak seslenir derinden
neredesin ey aynaları unutturan şair
nerede
Kayıt Tarihi : 3.1.2006 12:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)