BURUC SURESİ
Adını ilk ayetinden alıyor. Burçlar demektir.
Mekkidir. Resmi sıralamada 85, nuzül sırasında 27 sıradadır. 22 ayettir.
Konusu: inanca baskı yani örgütlü devlet teröründen söz edilir.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
1. Burçlar sahibi gök şahit olsun. Gök kubbe altında işleniyor tüm zulümler, tüm ah vahlar gök kubbe tarafından işitiliyor. Gök kubbe bunları saklıyor bu ahu eninleri zayi etmiyor. Bir gün gelecek gök kubbede toplanan bu sesler Allah tarafından bir bir şahit olarak dinletilecek.
Burç; ortada olan şey. Saray, kale. Zaten burç olarak ta anılıyor. Yine yıldızlar. Büyük yıldızlar, takım yıldızlar, takım adalar. Aslan burcu aslan suretini verdiği için.
Burççuluk ve falcılık ile buradaki burcun bir manası yoktur. Eline aldığı her iş yarım, hiç direnci yok, sebatı yok, sabrı yok, hiç. Kendisine sorduğunuzda ben ne yapayım, burcum yengeç,
2. Vaat olunan gün, hesap günü, din günüdür. Elbette ilk akla gelen hesap günü. YevmidDin; din günü, deyn günü, borç günü, borç ödeme günü. Yani adalet günü, hesap günü. Ahiret demektir. Allah’ın rahmet yeridir.
3. Yalnız şahit değil şahit olunan da şahit olsun.
BAKARA 143, ALİ İMRAN 18, NİSA 41-166 NAHL 89
a) Şahit Allah, meşhûd yaratıklardır;
b) Şahit Hz. Muhammed, meşhûd onun ümmetidir;
c) Şahit Hz. Muhammed’in ümmeti, meşhûd diğer ümmetlerdir;
d) Şahit peygamberler, meşhûd ümmetleridir;
e) Şahit koruyucu melekler, meşhûd insanlardır;
f) Şahit bütün insanlar, meşhûd kıyamet günüdür;
g) Şahit Allah ve melekler, meşhûd da Allah’ın birliği ilkesidir.
4. UHDUD ASHABI: 10 hadise anlatılır. En meşhuru, Peygamberimizin anlattığı bir hadisten öğreniyoruz.
Necran halkının dinsiz Yahudi kralının yapmış olduğu zulümü şöyle anlatır. “Allah’a inanan bir mümin, ona talebe olmak isteyen bir genci yanına alır ve ona bildiklerini öğretir. Bu genci kral öldürmek istemesine rağmen bir türlü öldüremez. Bir gün genci yanına çağırıp bunun sebebini sorar ve seni nasıl öldürebilirim der. Oda ona bir ok vererek, bir bayram günü bu oku (Bu gencin Rabbi adına diyerek bana atarsanız öldürebilirsiniz der).
Kralda bunu yapar. Orada şehit olan genç Necranlıların imanına vesile olur. Kralda büyük bir ateş yaktırarak; ya bana inanırsınız ya da ateşe atlarsınız der.” Buna çoluk çocukta dâhildir.
İşte görüyoruz, bugünün kâfirleri de Müslümanları dinlerinden döndürebilmek için müminleri dinsizleştirebilmek için onların önüne farklı hendekler kazıyorlar. Müslümanları dinsizleştirebilmek için günümüz kâfirleri tarafından onların önüne kazılmış yığınlarla hendek, yığınlarla çukur görüyoruz şu anda.
Mal çukurları, makam çukurları, menfaat çukurları, zevk çukurları, oyun eğlence çukurları, meyhane çukurları, moda çukurları, stadyum çukurları, Televizyon çukurları, eğitim çukurları gibi.
5. Fakat kalplerdeki imanı bu şekilde yakmağa çalışanlar başarılı olamamış, aksine lanetlenerek mağlup edilip ezilmişler ve adları kötüye çıkmıştır.
Ashab-ı Uhdud müminleri yakanlardır.
6. İşin kahredici yanı dünkü kâfirler hendekler kazıyorlar, içini bizzat ateşle dolduruyorlar ve bu hendeklere atılıp yananlar yandıklarının farkına varıyorlardı. Lâkin günümüz kâfirlerinin insanları dinsizleştirebilmek için onların önlerine kazdıkları bu çukurların içinde dünya ateşi yoktur. Bu çukurların içinde âhiret ateşi vardır. Heyhat ki bu insanlar dünya ateşiyle yanmadıkları için, âhiret ateşiyle yandıkları için yandıklarının farkına bile varamıyorlar.
Ateşin başında cümlesini dünya için düşünürsek seyretmek için anlayabiliriz.
Ahiret için düşünürsek, ateşin üstünde yanacaklar.
7. Meşhedi yevmin azım.” (Meryem/38) ayetleriyle birlikte okuduğumuzda müminlere yaptıkları başlarına gelmişti.
8. Aziz ve Hamid esmasıyla bitmesi şu manaya geliyor; İmana saldırı Allah’a saldırıdır. Allah’a saldırıdan ise Allah zarar görmez. Çünkü Aziz’dir. Siz tüm hamdinizi Allah’a yöneltin, Allah hamdlerin makamıdır ve hamdler O’na mahsustur. Hamd bu manada sadece verince değil alınca da hamd edilen, sadece sevinince değil üzülünce de Allah’a yönlendirilen teşekkürdür. Yani Allah yolunda acı çekiyorsak Allah’a hamd etme makamında olduğumuz hatırlatılıyor. Neden?
1 – Allah verdi zaten, Allah alır. Allah aldıysa, veren aldıysa ne demeye hakkınız var.
2 – Daha büyüğünü vermek için alır. Dolayısıyla Allah’ta alacağınız olsun tabir caizse.
3 – Allah’a güvenmiyor musun, Rabbiniz alsın.
9. 10. Azap, Allah’tan mahrum kalmaktır.
11. FEVZ-İ KEBİR, büyük kurtuluş, büyük murattır. Evet inanıp inandığı gibi yaşayanlara cennetler vardır.
Hani Amir Bin Füheyr’e Bir’i Mâune faciasında kafirler tarafından pusuya düşürülüp öldürülürken son sözü öyle olmuştu. “Legat füztü vallahi” Vallahi işte şimdi başardım. Ölen değil de neden öldürülen başarıyor? İşte bu sorunun peşine düşen katil en sonunda imanı bulacaktır.
12. BATŞ, şiddet ve kabalıkla sert bir şekilde tutmak demektir. Böyle iken ayrıca bir de "şiddetli, çetin" sıfatıyla nitelenmesi, o şiddetin olağanüstü derecede olan dayanılmazlığını anlatmak içindir. Maksat yüce Allah'ın zorba ve zalimleri sorguya çekip cezalandırmadaki kudretinin şiddetini ifade etmektir. Ki bu, tehdidi vurgulamaktadır.
Bazen bir rüzgarla, bazen bir bulutla, bazen bir ses, bir sayha, bir çığlıkla, bazen bir suyla, bazen bir sinekle, bazen bir denizle bazen de birkaç tane melekle yakalayıverir Allah. Tarih bunun şâhitleriyle doludur.
13. Cehennem ateşi onları yer, nihayet kömür olurlar. Sonra da onları yeni bir yaratılışla yeniden yaratır. NİSA 56
Diğer bir mânâ ile, Allah o sorguya çekip cezalandırmayı dünyada yaptığı gibi ahirette de yapar.
14. El vedud; sadece seven manasına gelmez. Yani hem seven, hem sevilmeyi isteyendir. Allah rızık verir rızık istemez, bağışlar bağışlanmayı istemez, yaratır ama yaratılmaya muhtaç değildir. Yaşatır ama yaşatılmaya muhtaç değildir. Fakat bir hususa gelince Allah karşılık bekliyor. Yani sever ve sevilmeyi ister. Sevgi işte böyle çift taraflıdır. Allah’ın sevgisi, El Vedud,
15. MECİD: Yani insanın sevgisine muhtaç olduğu için değil, insan o’nun sevgisine muhtaç olduğu için Allah insan tarafından sevilmeyi ister. Çünkü insanın Allah’ı sevmesinden Allah çıkar kazanmaz, insanın çıkarı vardır.
16. Bu ayetlerde Allah tanıtılıyor. Enseleyen, yoktan var eden, vardan var eden Gafur ve Vedud olan, arşın sahibi olan ve dilediğini yapan Allah.
17. 18. Firavun iktidarın azmasını, Semud kavmi refahın azdırdığı toplumu ifade eder.
19. Fiy tekziybin; Yalanın içine boylu boyunca daldılar. Yalana gömüldüler desek yeridir.
20. 21. Meciddir, şanlı ve şereflidir. Neden; Çünkü Allah’tan gelmiştir. Çünkü İnsanın lehinedir, çünkü insana ilahi rehberliktir.
22. Yani akla hayale gelmez, tarifi mümkin değil, düşünmek isteseniz düşünemezsiniz, tasvir etmek isteseniz edemezsiniz. İşte öyle bir levha da, öyle bir kartta koruma altına alınmıştır bu vahyin kaynağı.
Levh-i Mahfuz; Arapça'da korunmuş levha demektir. İslâm'da olmuş ve olacak her şeyin yazılmış olduğu manevî levhayı dile getirir.
Levh-i Mahfuz adı Kur'an'da yalnız bir âyette geçer. Ancak hiçbir tanım getirilmez. Buna karşılık birçok âyette nitelikleri belirtilerek tanımlanır.
Buna göre Levh-i Mahfuz: “içinde hiçbir şeyin eksik bırakılmadığı
(En'âm 59)”, “olacak şeylere ait bilgileri saklayan
(Kâf 4)”, “yeryüzüne ve insanlara gelecek tüm belaların yazılı bulunduğu
(Hadîd 22) her şeyin sayılıp tespit edildiği
(Yâsîn 12), gökte ve yerdeki tüm gizliliklerin açıkça belirtildiği
(Neml 75) temiz yaratılan melek-lerden başka kimsenin dokunamayacağı apaçık, korunmuş, koruyan, saklanmış ve ana kitap'tır.
BURUC SURESİNİ HAYATA TAŞIMAK
1. SİZİN BURCUNUZ NE? KUR’AN BURCUNA DAHİL OLABİLDİNİZ Mİ?
2. HERŞEY SANA ŞAHİT İKEN, ŞAHİT OLUNABİLECEK BİR HAYAT YAŞADIN MI?
3. ALLAH İÇİN HANGİ BEDELİ ÖDEDİN.
4. SANA ŞAHİTLİK EDECEK TEVBELERİN VAR MI?
5. RABBİMİZ AZAMETİNDEN BİZİ YİNE BİZ KURTARABİLİRİZ.
6. TARİH VE ARKEOLOJİ RABBİMİZ AZAMETİNİN İN BÜYÜK İSPATI.
Osman Erdoğmuş
Kayıt Tarihi : 25.2.2019 18:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!