Sende şöyle salına salına
Yıldızlarının altında yürümeyi özlemişim
Çıkıp dağına taşına, koyunlarına kaval çalmayı
Kestane ve ıhlamur çiçeklerini koklamayı
Sevdayla bakmayı özlemişim
Senin hasretini bile sevmişim ah Bursa
Tarih buram buram asırlık çınarlarında
Ağaçların yaprak döker sonbaharda
Sanki hepsi gönlüme düşer
Siyah beyaz olur eski düşler
Yağmurda oynamak istiyorum sokaklarında
Ayaklarım çıplak, sanki umarsız bir yumurcak
Sarsın her yanımı çamurun suyun, aldırmam
Aldırmam sen yağmana bak
Sen ki bana kutsal toprak
Ah Bursa, sana veda nasıl yakışacak?
Ecel bakmaz gözümde ki yaşa
Beni senden ayıracak
Kader vermişti beni kucaklarına
Daha dört yaşında…
Henüz hayalleri pembe bir yavrucak
Benim gibi ne âşıklar
Gömdün… Ne sultanlar
Sen ki, tarihe koca mezar
Mavi bir perdede izlesem şanlı tarihi
Osman’ı Orhan’ı Mehmed’i…
Otursam Orhan camiinin avlusunda
Seyre dalsam ulu camiyi
Titretse iliklerimi Ezan-ı Muhammed-i
Sen olmasan kim açar bana secdegâhını
Sen anlamasan kim anlar içimde bu sevdayı
Senin nillerinde kim seyredecek balıklarını
Mavilerinde kim özgürlüğe kulaç atacak
Dağların telli duvaklı gelin
Şafaklarda kim seyre dalacak
Yağmurlu akşamlarında kim gözyaşlarını ıslatacak
Ah Bursa seni yaşayıp da, kim sana âşık olmayacak
Kuşlarını istiyorum ben
Yazın dağlarında kartopu oynamak
Deli sevdalarda yoğrulmuş aşklarını ver bana
Kırlarında uçurtmam olsun, gökyüzüne doğru
Göllerinde, benimde bir yansımam kalsın
Ah Bursa, ayrılık sana nasıl yakışsın
Aşklarım kalsın sende
Gelincik tarlalarına dikersin
Vaktiyle bende yaslamıştım başımı
Gelincik çiçeklerine
Sevdamı da basar bağrına senin çiçeklerin
Ah Bursa, sensiz yar nasıl sevilsin
Sen en büyük çınarlara toprak olmuşsun
En büyük imparatorluklara vatan
Nasıl koyverdin beni sensizliklere
Bir bana mı yoktu senin sevdan
Ayrılık şiirlerinde mi olacaktı benimle buluşman
Ah Bursa, bana veda, nasıl yakışacak sana
Sırtımı verip saat kulesine
Gözlerim olsa üzerinde
Seyretsem, seyretsem seni gecede
Üşüsem karlar düşse iliklerime
Zaman erise bir kar tanesinde
Konuşsan benimle yorgun gecede
Ah Bursa…
Beklesem, beklesem, gece yarısı olsa
Sokaklarda kimseler kalmasa
Sen ve ben kalsak
Zaman büyütüyor ayrılığı alın yazımda
Oynarken bir çocuk sinagogun dar sokağında
Daha çok vardı ayrılığa
Acı bir çığlık, eski kilise çanında
Soğuk bir his, çekiyor ihtiyar camideki musallaya
Bana verilen nefes, bitiyor zamanda
Ah Bursa, vedalar yakışır mı sana
Yar düşse aklıma
Kaybolsam suskun sokaklarında
Divane bir derviş edasıyla
Yağmuru çiğnesem kaldırımlarda
Kim basacak beni bağrına
Senden başka, ah Bursa
Bir karış toprak ver bana
Uzanayım, boylu boyuna
Sen bağrımda, ben bağrında
Beni de al, bu zaman yolculuğunda
Nefesim tükenmiş, soğuk bir taş musalla
Ölümüne sarılmak sana, en güzel rüya
Naaşım çürüyemeyecekse toprağında
Yazık bu sevdaya, ey Bursa…
Kayıt Tarihi : 7.3.2010 13:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!