ÖZGEÇMİŞ
Burhan İşiyok, 1 Ekim 1969 yılında Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Geliye Gomag'da (Ağıllı Köyü) dünyaya geldi. İlk ve ortaokulu Kulp Yatılı Bölge Okulu’nda, liseyi Diyarbakır Ticaret Meslek Lisesi’nde bitirdi. Eğitimini, Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde 2.sınıfta yarım bırakmak zorunda kaldı. Edebiyata merakı ortaokul yıllarında başladı, kompozisyonda ilçe birincisi seçildi. Henüz lisede iken şiirleri radyo ve gazetelerde yayımlandı. 2000 yılında ilk şiir kitabı Hasretim On İki Ay Gibi ve ilk şiir albümü İstanbul Bu ile müzik ve edebiyat dünyasına merhaba dedi. Çeşitli tv ve radyo kanallarında yedi yıl boyuncu Düşlerin Adası isimli şiir ve türkü programı yaptı.
Eserleri
Birçok sanatçı tarafından şiirleri bestelenen Burhan İşiyok’un başlıca eserleri:
Hasretim On İki Ay Gibi (Şiir, 2000),
İstanbul Bu (Şiir albümü, 2000),
Hüzün Hep Bize Düştü (Şiir, 2004),
Sevgi Çatışması (Öykü, 2004),
Düşlerin Adası (Şiir, 2009),
Şimal (Şiir albümü, 2011),
Güneş’i Yasaklamak (Şiir, 2011),
Sobadaki Şiirler (Şiir, 2011),
Aşk Ayrılık ve Zindan (Şiir, 2014),
Kuzey Rüzgarları (Şiir, 2015),
Nehir İzi (Öykü, 2015),
Destara Dilé Min (Kürtçe şiir, 2016),
Düşlerin Adası 1, 2, 3 (Şiir albümü, 2015, 2016, 2017).
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!