Yıllar önce...
Yine böyle bir gece yarısı sevmişim seni.
Nedenini sorma..
Nedenine değil, öyle gelişine sevmişim...
Nasıl sevdiğimi de sorma şimdi...
Onu da hep gidişine yordu kalbim...
İntiharlar düşüyor penceremin camından,
İlmek ilmek düğümleniyor,
Yolları sana çıkan izlerle.
Can evimden vuruyor beni zaman,
Yine yokluğuna rehnedilmiş saatlerde.
Yokluğunun darbe yaptığı bu kör saatlerde...
Yitiriyorum yine bu şizofreni aklımı..
Yüreğime vurduğun kelepçelerin, pası işliyor içime... Ve sığmıyor içim içime...
Özlemek mi şimdi seni, durduğum yerde duramıyorum...
Bana bahsetme şimdi, mevsimin baharından.
Bakma yüreğimde sana çiçekler açtığına...
Her hicran çöktüğünde, yaprak ki ayrılır ağacından...
Sevdana sürgün özlemlerim, vazgeçmedi sonbaharından...
Ben; çiçeğin solmuşunu sevdim sevgili, mevsimlerin sonbaharını.
Bileklerimi kesmekten vazgeçtiğim içindir,
Sevdana sürgün umutlarımı kesmelerim...
Seni bir uçurum kenarında,
Gönlüme takılırken sevdim.
Ah sevgili...
Bu aşkı öldürmeye yeter mi şimdi gitmelerin?
Seni sevmek ölümü kucaklamaktı.
Ölümün kucağında yeniden sevmekti seni...
Canımdan sökmeye yeltenirken zaman, sevdanı
Takvimlerden bir yıldız daha düşecek az sonra,
Yerle yeksan bir beden kalacak geriye,
Kan revan içinde bir yürek...
Cehennemde yaşadığım qecelerde,
Cennete mektuplar yazarken buluyorum yine kendimi...
Kırılan umutlarımın sesinden anlıyorum,
Şafağa kaç sensizlik daha kaldığını...
Ve yine bulmaya çalışıyorum,
Sana gelmek vedalar eşliğinde,
Gözlerimin harelerinden sızan yağmur taneleri,
Ben ki, bedeni ruhuna tabut olmuş kadın.
Sana gelmek, defalarca ölmek gibiydi.
Sen karanlıklar içinden gelen,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!