Rüzgar dağlara iyi mi gelir ?
Yoksa bir kafiye mi verir yaşantısına ?
Kendimde görmem anlamsızlığıma anlam, Düşüncelerime gölge ekler.
Bir sel olur yıkmadan akıp geçer.
Bir ben yaratır benliğime bir ben daha katarak.
Suni çim gibiyim bu hayatta.
Çimlere basmayına layık görülmeden,
Gerçekleşmeyi umuyorum
Zengin masalarda,
Fakir bahçelerde.
Eşitsizliğe uğrayarak eşitim yaşamda.
Yazarım yazgıma yazılan geceye ve o tonda bir silüet bulurum.
Solgundur; kırgın, buz kesmiş ayakları kartopu olur çarpar toprağa..
Hatır kalır, hatıralar kalır geceye
Gitgide büyüyen, yanı başımda bir korku belirir, uzak dur deme! zor mu bu kadar,
Isıtmak ?
Kar topu artık bir kütle, çığ gibi akıp gitmiyorsun, kardan adam gibi donuk, bekliyorum!
Yeterince boğan bir toz bulutu,
Yetindikçe susan bir kalp gibi.
Yettikçe artan yaş,
Yetmeyen bir çığlık gibi.
Yetersiz susunluklar,
Dağların üstüne bir tüy uçmuş
Kayıp bir isim vermiş kendine
Gölge sanmış
Dağın gölgesiyim sanmış
Uçmayı unutmamak için unutturmuş acizliğini
Yok olmamak için yok olmanın uzağında bulmuş tek tel tüylerini
Bulutlardan anlamlar çıkarmaktansa, yağmur olurum,
Belki denk gelirim o rengarenk saçlarına.
Biraz gayret etsen.. kapanma açıl..
Dört gezegen, dört ömür arar tanelerim dokunmak için.
Hüzün aramaz kendisiyle bir bütün olmuş hüzün.
Kendini bilmez cahil cesaretli bir adam
Cesareti bilincinde yatıyor
Cahilliği dudaklarında
Konuştukça kendini soyutluyor yaşamdan
Didindikçe izlerini kaybediyor bedeninde
Kaybetmek mümkün mü ?
Kaybolanın yönü gibisin
Soldan ikinci bina, onaltı numara
Taşları dökülmüş
Dayanıksız, dayanaksız
Pencereleri Fransız
Ama Ben..
Bu şaraplar dökülse,
Herkes sessizliğe bürünse,
Kar yıldızı gülüşüyle,
Sadece biri çıkıp, ne istiyorsun dese.
Sende istenilenlerin uzağında dur,
Sevmek…
Sevilmenin dost bulmuş hali,
Sevgisizliğe küsmüş.
Sebep aramak yok,
Sevgiliyle konuşmak yok,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!