BURASI KERKÜK ANNE
Burası Kerkük anne
Burası unutulmuş, gönül yarası vatan toprağı
Burda yıldızların vurulduğuna şahit olur insan
ve hilalin kanadığına.
Gülleri barut kokulu
Sevgide bir batman nefret
Aklım ve yüreğim almıyor bu kimsesizliği anne.
Ya ölüm, ya zulüm.
Gece en ölümcül saatlerini kurar yüreğime.
Burası Kerkük anne
Beni bende öldürüyorlar
Arkam yok, önüm ecel
Ecelim kahpece davranıyor ya,
İşte o zaman kahroluyorum anne!
Bir de... Bir de arkamsız ölmek var ya
Ah anne ne çok ecelim varmış meğer!
Ben sana yedinci evlat, Kerkük’e yedinci İsmail
İşte; Şehidim anne, kanlı gömleğim delil.
Burası Kerkük anne
Burası Musul, burası Erbil, Telafer
Burası Babagürgür anne...
Burası, bana emzirdiğin süt kadar helal,
Kur’an kadar kutsaldır Türkmen’e
Tanrı dağı gibi, Hira gibi..!
Üzülme anne
Gün gelir Oğuz Atanın demir pençeli çocuklarının
Ayak seslerine ses verir kuzey yanım
Bir yanım yıldız olur, ay olur diğer yanım.
Ak saçlı dedem nasırlı elleriyle
Okşarken alevden saçlarımı;
’Üzülme yavrum, yıldızların yeryüzüne
Yakındır inmeleri’ demişti.
Bakarken kuzey ufkuna, gözlerinden
İki damla ateş düşmüştü yüreğime anne..!
’Ah, yıldızım,
Şimal yıldızım,
ne zaman doğacaksın?’ demişti.
Burası Kerkük anne
Burası Türkmen yurdu
Biz Oğuz Atanın çocukları;
Yüreğimizdeki ateşi,
Avuçlarımızda taşıdığımız suyla
Söndürmeye iman etmişiz!
Bir İbrahim bin nemruta bedeldir anne, üzülme.
Ben sana yedinci evlat, Kerkük’e yedinci İsmail
İşte; Şehidim anne, kanlı gömleğim delil.
Kayıt Tarihi : 13.2.2007 14:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
yıl 2007. Öz be öz Türk ili olan Kerkük Türkmen'den alınmak, başkalarına yurt yapılmak isteniyordu. Amerika her zamanki gibi kendince şekillendirmek istediği dünyayı avuçlarına almış, biryerleri birilerine menfaati gereği peşkeş çekiyordu. Oynanan oyun kanlıydı. Kerkük'te akan kan Türkmen kardeşlerimizindi. Onlar Kerkük için can-kan verirken, benim de yüreğim kanağlıyordu. İşte bu şiir bu duygularla yazılmıştı ve yıl 2007 idi.
![Kadir Turan](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/02/13/burasi-kerkuk-anne.jpg)
Her önüne gelen kişi, her aklına eseni kutsal ilan edemez. Bunun takdiri de Allah'a aittir ve Kur'anda bahsini ettiğiniz dağların ve toprakların kutsal olduklarıyla alakalı bir ayet yoktur.
Sadece düne şöyle bir bakmamız yeter.
Temel hatlarını Atatürk’ün belirlediği “Misak-ı Millî” sınırlarımızın Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde 28 Ocak 1920^de oybirliği ile kabul edilmiştir.
Şimdi bu sınırlarımızın nereler olduğunu hatırlayalım.
Doğuda “BATUM ve NAHCİVAN” dâhil olmak üzere Hazar denizinin kuzeyinden güneyine Türkiye’ye bakan batı kısmı; güneye doğru bugünkü Irak içinde bulunan MUSUL, ERBİL ve KERKÜK, daha güneyde ise Suriye sınırları içindeki HALEP” olmak üzere doğu ve güneyimizde daha geniş ve büyük bir Türkiye Misak-ı Millî sınırlarımız.
Niye hatırlattık?
Nice canlarımızın yandığı, nice canlarımızın kanlarının döküldüğü, nice canlarımızın sakat kaldığı; gidip dönemediği yüz yılların Türk yurdu. Ana vatanı, baba ocağı yerler.
Kerkük, Musul, Erbil, Telafer öz yurdumuz, baba yurdumuz.
Tanrı Dağı gibi gururumuz, Hira Dağı gibi imanımız, ruhumuz yerler… Kur’an’ımız gibi kutsalımız, Peygamberimiz gibi sevdamız olan baba yurdumuz iller.
Vatanımızın her bir karışı kutsalımızdır.
Zaten her Türk genci de kutsal görevini yapmak için can atar, gerektiğinde can vermekten çekinmez.
*
Yıllar önceydi.
Henüz neyin ne olduğunu çok bilmediğim, yeni yeni dünyayı tanımaya başladığım gençlik yıllarım.
Yanlış hatırlamıyorsam bir gazetede okumuştum.
“Kerkük Türklerine büyük işkence!” şeklinde bir başlık ve resimlerle verilmiş haber.
Kerkük’te yaşayan Türkmen kardeşlerimiz Irak iktidarınca (Saddam zamanı olmalı) zulme tabi tutulmakta. Gençler ve erkekler kızgın sobalar üzerine oturtulmakta. Kızlara, çocuklara kızgın ütüler sürülmekte…” hiç unutamadığım bu işkence cümleleri böyle devam ediyordu.
O gün sanki beni de dağlamışlardı. İçim yanmıştı.
O günden bu güne en az otuz sene geçti.
Ne değişti?
Dün Saddam vardı, bugün bilmem ne belalar!..
Etnik temizlik yapmanın, asimile etmenin yollarını arıyorlar. Baskılar, şiddet uygulamaları yıllarca durmak bilmedi.
Hani Kürt, Türkmen ve Arap unsurlar kardeşçe bir arada yaşayacaklardı?
Gün geçmiyor ki, bir katliam haberi, bir bombalı saldırı, bir patlama ve ölen onlarca Kerküklü Türküm olmasın…
İşgal güçleri, yakın geçmişte, çok geniş kapsamlı Telafer operasyonu düzenlemişlerdi. Birileriyle anlaşmanın karşılığı olarak…
Telafer’de kimlere düzenlenmişti bu operasyon?
ERBİL, kabuk utmuş yaramız…
KERKÜK, kalp atışımız, ezeli sevdamız…
MUSUL, şah damarımız, canımız, kanımız…
“Burası Kerkük anne
Burası Türkmen yurdu”
*
Türkü türkü gönüllerimizin unutulmaz havası BATUM…
“Ben giderim Batum'a
Batum'un batağına
Bahçenizden içeri
Al beni otağına
*
NAHCİVAN, zaten civanımız.
*
HALEP, akrabalarımızın, candaşlarımızın, gelinlerimizin, damatlarımızın olduğu karındaş, kardeş şehir… Dünürler şehrimiz.
Osmanlı emaneti.
Bizim gibi, bizden olan kardeş şehir…
*
Her defasında kurban edilsek de, şehadete ersek de;
“Bir İbrahim bin nemruta bedeldir anne.
Ben sana yedinci evlat Kerkük'e yedinci İsmail
İşte Şehidim anne, kanlı gömleğim delil.”
*
BÜTÜN İÇTENLİĞİMLE, KALBEN TEBRİKLER KADİR TURAN…
Oldukça etkili ve güzel bir şiir.
SEÇİCİ KURUL’a da ayrıca teşekkürler.
Sevgi ve saygı ile…
Hikmet Çiftçi
27 Haziran 2013
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
TÜM YORUMLAR (7)