2005’in haziranıydı,
ayrılığımızın adı…
hatırlıyorum da,
yaz kendini daha yeni yeni gösteriyordu..
2005’in haziranıydı…
ne de çabuk geçmişti koca bir kış,
Hayat bir bahisten ibaretmiş,
Şimdilerde fark ediyorum,
Ölümün sardığı vücudumda…
Anılarım geliyor aklıma,
Yada anıların…
insanlığın pençesinde bir yaşam benimkisi..
senle veya sensiz...
kahpeleşen bir dünyanin umarsizca açilan o sahte pencerelerinden
o sahte kapılarından sırf ama sırf senin uğruna
senin yoluna..
senin yanına gelebilmek için çektiğim bir zulüm benimkisi...
Sen gittin ya! ..
Şiirler harflere susamış.
Sen gittin ya! ..
Sigaram yarım kalmış, dumansız.
Sen gittin ya! ..
Kadehim susuz,
Ben gözlerine kandım.
Çıplak hüzünlü bakışlarda,
Kalabalığın içinde yapayalnız.
Küçük bir kız edasında,
Amansız bir hastalığa yakalandım.
Pardon;
Geçenlerde seni görmüşler
Halk otobüsünde mi ne?
Arka koltukta yalnız ve düşünceli!
Mahcup bakışlarda süzmüşsün şehri o tek seferde.
Ne otobüste ağlayan bebeği fark etmişsin,
Ne de ayaktaki yaşlı adamı.
Yalnızlığı sordular bana!
Yalnızlığı sordular bana!
Sessiz bir oda,
Bir tek sigara
Ve gri fotoğraflar…
Nasıl olsa gidecektin ya!
Git durma.
Bekleme zamanı
Bu şehri ve beni.
Arkana bakmadan çek git.
Kulaklarında benden bir fısıltı,
İlk önceleri
Sözler söylenmiş; “galiba seni seviyorum.”
Arnavut kaldırımlarında
Buluşmuş eller; ilk kez bir heyecanla.
Sonra,
Bir resimsin şimdilerde.
Duvarımda asılı duran,
Sessiz, mutlu bir kız!
Gözlerimdesin…
Şarkı olmuşsun radyomda.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!