Burada Yazdıklarımı Mahallenin Bakkalı G ...

Halil Sürücü
51

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Burada Yazdıklarımı Mahallenin Bakkalı Görse Veresiyeyi Keser

Sen başını koyarsan
Göğsüm şerh olunur.
Baş mühim!

Yalan makinesinde ne kadar durabiliriz Parça Tesirli'm? Makina da olabilir.
Soysuz göynün demem, dersem incinir:
Karıncanın beli.

Annene babana söyle, bizi çok abartmasınlar.
Ya da hiç söyleme.
Yarına çıkmayız,
Kim bilir?
Zaman ahir!

Çeyizini erittiğin bilmem kaçıncı alazınım altı üstü, yüzü
Çiçekli yasaları çiğnedik, çok oldu.
Kelebekli şiirler de beş parasız ama avuç açmıyor. Göğe.
Benim göğsüm ne olacak bu arada?
Arada kaldı.
Üç melek çıkagelseydi... Gelmedi.
Elem neşrah leke'yi ezberlerken ne hevesli idim bilsen.
O vakitler,
Peygamberler, veliler, aliler ve hatta şairler Tanrı demekti.
Şairler ya,
Böyle antin kuntin şeyler yazdıkları aklımın ucundan bile geçmezdi.
-Antoine Quentin-
Neyse, olan oldu.
Biz kendimizi kurtaralım,
Yetişir.
Biraz tecrübesizdik deriz
Yarın da diyeceğiz.
Haksız değiliz, hiçbirimiz. (burayı müzikli düşündüm)

Sular yeni geldiğinde ikinci tas ilk tastan daha durudur.

Şu lafı Freud söylese altından neler duyulur:
Bel.
Şu lafı, Güz Güneşim, Yeni Platoncular eskilerden daha iyi anlar.
Ona Eflatun demek daha afili geliyor bana, söylememiş miydim?
Daha fularlı, daha pipolu, daha hırsız, daha hafız
Bari bir filmin içinde geçseydi şu lafcağız
Ya da sosyal medyanın diline düşseydi:
#Sularyenigeldiğindeikincitasilktastandahadurudur
Lakin düşüşte olan biziz Eray.

Eray benim okuldan arkadaşım
Bursa'nın bir Görükle külliyesinden!
Evlenip ayrıldı birkaç kez
Çocuğuyla görüntülemiştim Yalova'da. Deniz
Bir daha görüşemedik yüz yüze
Sosyal medyalara da hiç bulaşmadı.
O zamanlar, benimkiler deneme idi
O, Etienne de La Boetie idi.
Bir iki kez ayakta kız tavladığımı gördü de az gaz vermedi
Süreyya bilse beni affederdi, umuyorum.
Bununla beraber, utangaçtı ama Duygu'ya mektubumu o verdi.
Okuldan arkadaşların çoğunu görmüyorum, yoklar.
Görsem derdim ki: Düşüşteyiz.
Tamamen ümidimi kesmesem de ''muhtemelen'' Mehdi ben değilim
Hem, şiir kitabım çıksa bile haberi olmayacak taş gibi hatunlar var;
Hiçbiri Yeni Platoncu.
Lakin biri
Bir gece göğsüme başını koyabilir,
Yani saçlarıyla
Tematik şeyleri pek kaldıramaz bu gibiler
Böyle biriyle otel motel aramışlığım var
Balık tuttuğum biri de vardı
Onun için başka şeyler de söylenebilir
Burayı çabuk geçmeliyiz yüreğim; çok eski değil.
Geçici çözümlerle uğraşmayacaktım. Tamam.
Bu bahsin soğanı eksik
Yedik, bitti.
Allahım, ben Halil, eski sevgilin.
Şüphesiz sen takipçisi az olan mazlumları gözetirsin.
Niyeti bozan kadın ve erkekleri affedersin.
Bir de, bir şey duydum,
Bir zamanlar Süleyman Çelebi mahlasıyla şiir yazdığın doğru mu?
''Yürü kim meydan senindir bu gece...''
Ve sosyal medyada doksan dokuz nick'inden biri olsun, kullandığın var mı?
Çok aradım.
Şeyh meselesinden de bir rüyacık...
Ama bunu bilir bunu söylerim kendime:
O Tanrı adamı seni gözünden öperse, ağzının içine iyi bak
Kaç göz var ağzının içinde iyi bak
Seni dininden vazgeçirebilecek mi iyi bak
Mezhebine değil meşrebine iyi bak
Belki bunlardan da alâ:
Ayrılığa,
Cebrail gözüyle bak.
Aklıma gelmişken, Pak Tengri'm,
Sevgili İbrahim'in ateşler içinde,
Biz alnına ıslak bez koyuyoruz ama
Bi ilgilensen;
Biz, sert sessizlerin yumuşadığını görmüş adamız.
Lakin senin kudretinin yanında lafı mı olur?
Bizim diyorum, şu lafcağız...

Formatı çok bozmayalım, İbrahim iyileşir
Mesele benim göğsümün meselesidir. Salt baş değil
Zira şerh olunabilir.
Bir başına kalmayı da öğreneceğiz, baş mühim.
İsteyen özelden yazabilir.
Ayrılığa Cebrail gözüyle bakmaktan söz ederken pek uygun düşmedi biliyorum.
Araf kelimesine uyuz oluyorum ama oradayım
Uyuz kelimesi de dandik bir şey.
Ayrılık demişken,
Mesnevi'inin ilk iki buçuk beyitini şöyle de çevirebiliriz:

''Hele bir dinle bak, bu ney, neler anlatır
Taa içten yakardığı şey, ayrılıklardır

Beni der, o kamışlıktan kestiniz; feryad ederim
Artık hem suyumdan hem kuruluğumdan inlerim.

Bu ateşimi, büyük yangına götürmek...''
mek,
Pir beni bağışlasın, kusura bakmasın.
Az kullanmadık adını
Abalı resmettiğimiz oldu endamını.
Lakin yaşasaydı oy kullanır mıydı bilmiyorum
Tatava mı yapardı,
Twitter'dan mı atıp tutardı,
Helal rızık için madende mi çalışırdı?
Hepsi Mualla!

(Büyük madenciydi, madende öldü.
Madem öldü,
Ne diye...)

Göğsüme gelemiyorum mevzuu dağılıyor
Yüzük Heveslim, sen de pek hırlı pabuç değilsin, ben de
Elem neşrah leke'ye sarılsak uyuyabilir miyiz?
Değirmenci yükümü alırsa, belki sadece uyuruz.
Hem, cüzi irademin rengini soramayan kadınlar kendine baksın.
Boyunu posunu bile sormadınız
Burcunu murcunu,
Sevdiği yemekleri,
İlk aynasını,
Hiç olmasını.
Hiç olmasa biri sorsaydı ilahi...
Pnöma'mın parlak günlerini anlatırdım övünerek.
Japon kalesinde kaç gol yediğimi söylemezdim
Doğru düzgün top sektiremediğimi,
Hızlı koşamadığımı,
Bi arkadaştan dayak yediğimi,
Askerdeyken pentatlonda sonuncu gibi bir şey geldiğimi,
Eflatun'ik aşklarımı,
Arka sıradaki kızın bacakları için ikide bir kalemimi düşürdüğümü,
Gizlerdim.
Sevmediğim kadınlardan ayrılırken bile neden ağlıyorum ben?

Şimdi biraz daha sokulalım
Onca kelimeden sonra
Baş başa kalmadık mı daha?
''Yürü kim meydan senindir bu gece
Sohbet-i Sultan senindir bu gece.''
Buraya kadar okuduysa şunları diyeceğim:
İdrakime bir not düşüyorum,
Adem'in boyu yerden göğe kadarmış.
Yarın olur unuturum
Gün olur hatırlarım
Bazı azaları mı zayıfladı bildik işlevinden?
Ayrı ayrı kızdıklarım, ayrı ayrı sevdiklerim var
Hangi sınıfa koysam, haddimi aşan biri var
Ne sevgili, ne arkadaş, ne börtü böcek
Nasıl bir şeyden geldiği malumum değil
Her gün, yeniden oluyor, kendinden
Simyacılara bilgelik taslıyor,
Tepeden bakıyor zenginlere,
Hatta acımıyor fakirlere.
Gerçek bir ateş ile tüm yasaların ayağını kaydıracak olan da o.
Tutmasam ağzını, ana avrat düz gidecek dünyaya
Gelmişini geçmişini satacak.
Suretler, aşıklarmış ona göre
Meczup kanı varmış damarlarında.
Bir yandan da tümünü küfürden sayıyor.
Kimin sarhoş göğü bu?
Aklıma mı göz diktiniz ey benim!
Yüzünü gösterse, yorganını yakacaklar var
Bir tekme atmadan, vurdulu kırdılı yaşayanlar var.

Ölürken en yakınlarını yanında görmek ister insan
Yani bence öyledir
En sevdiklerini.
Şiir biterken de öyle der bir hata sözü.

Bütün kadınları sevmiyorum artık;
Parça parça olmuşları,
Kalabalığı yararak,
Yüreğinden biraz bırakarak,
İnsanların arasından geçmiş kadınları seviyorum.
Bir Tanrı huyudur bu: İnsan bulaştırır bir yerlerine.
Irmakların en heyecanlı oldukları yer,
Denize en yakın oldukları yer
Değil midir?
Ben denizim demiyorum, diyemem.
Değirmenci, ırmak der bana da
Yalnız başıma aktığıma darılır.
Eski ırmaklık değil benimki,
Yatağından kıvrılacağım, bilmediğim dağların heyecanıyla yanıp tutuşmuyorum artık.
Bilsem denize en yakın yer neresi?
Bilsem artık.
Dese ki ey ırmak:
Soyun!
(Suyundan bile)
Başka bir ırmakla kavuşacaksın işte şu dağdan sonra;
Nasıl akarım...
Taş gibi hatunları,
Bırakarak.
Geçtiğim kayalarda,
İzi kalacak elbet dudaklarımın
Siz onu benim cumartesi gecelerimden anlayamazsınız
Yalnızca.

Yarım kalmış şeylerin hepsi şiir.

(Kamu Spotu: Görülebilmesi mümkün olanın, hatta el ile, göz ile dokunulabilenin, yani somut olanın gerilmiş yayında, zarureti inkâr etmek de putlar meselesine dahil edilebilir. Burada hikmet ehli, tavrını yalnızca söz ile belli etmekle kalmamış, onu tıpkı ilahi bilginin dengi misalinden açıklamak gayesi ve gayreti ile yanıp tutuşurken, gizlemeyi de adamlıktan/erlikten saymış. Şarapçının ve kerhanecinin ve fahişenin sırları herkese zahir olmadığı gibi, olması da gerekmez. Ancak, şu bizim güneşimiz de sabit değil. Keşişleri, münzevileri sayar severim ama damat bey ile gelin hanım birbirini beğenmeli; çocuk işi şakaya gelmez.
Arayanların o kıymetlisi ise, ne yerinde duruyor, ne kaçıyor. Eşyanın özünü açıklamakla uğraşanın imanını sorgularsan, ayvayı yersin. Zira adam, senin de bir gün bineceğin gemi için çivi çakıyor. Çekici parmağına vurduysa, sar ya da yara bandı getir. Denizi sulandırma.)

Halil Sürücü
Kayıt Tarihi : 25.1.2015 00:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Halil Sürücü