Aramızda ne yollar ne uçurumlar
Sadece yıkamadığımız
Kalınca bir duvar
Gurur taşlarıyla
Örülü bir duvar....
yüreğim işgalinden kurtuldu
veremeden aldığı nefesi
yarım bir şiir gibi
sebepsiz bir aşkın hikayesini
bırakıp geride
sonsuzluğa son adımda
Toprağım, dilim, özüm anadolum
Umudum, kavgam, gözyaşım
Parçalanmış bedenim kılı kırk yarmışlığım
Senin içindi bir uçurum kenarında ölmüşlüğüm
Anam senin için doğurmuş beni
Doruklara sevdalanmak vardı
amaç vardı, çile vardı
rüzgar,yağmur,güneş
ay ışığı vardı
temmuz akşamı serinliğinde
yürüyorum yüreğimde bir ağırlık
ağlarına düşmüşüm sevdanın
çırpınmak fayda vermez
çığlıklarda....
kimseler duymaz beni
Toprak kokusunu alır baharından
sebebsiz bir aşktır bu; destansı
Güneşin arabuluculuğunda
baş döndürücü bir sevda masalı
bir çiçek familyası:
Nergisgiller...
Biz lale devri çocuklarıyız
Aşkın,sevdanın peşinden koşmaz
Onu sabırla bekleriz
Beklediğimiz başka şeylerde vardı
Mesela çayın dem alışını
Yağmurun ardı toprak kokusunu
Bu gece semaya yükselmekti hayalim
kilitlendim; tutuklu kaldım sende
koşmak istedim sana doğru
mühürlendim; kader mürekkebiyle
kafeslerde yaşamam gerekiyordu
yazık çok yazık
vatansız bir millete peşkeş çektik
kendimizi,vatanımızı,toprağımızı
kardeşliğimizi,dinimizi,özgürlüğümüzü
çektikte daha göremedik illetimizi
düşman gördük birbirimizi
Mavi yosun sarmış boynumuzu
Her yanımız irin ve kan
Her yanımız pislik yuvaları
tarla fareleri kemirir etlerimizi
kıymık kıymık etler; kesilen başlar
başsızlığımızın ağır bilançosu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!