Mevsim sen, aylardan gözlerin,
Ve günlerden ellerin.
Tırnak uçlarından tuttum geceyi.
Teninin rengini almış gök.
Bütün ırmaklar kanım gibi deli akıyor şimdi.
Ve kum saati vakit tamam diyor,
Öyle bir yosun tuttuk ki yoksulluğa karşı,
Hiçbir kürek kaldıramaz artık enkazımızı.
Hangi devrimi koklasam,
İnanmazsın, sanki bir zengin naaşı.
Yırtık battaniyeler ve Ayşe’m.
Size soruyorum,
Ey benim yüreğimle aziz kıldığım biricik sevgili,
Ey kahır ve lütuf ikileminde kaldığım,
Ey meşakkatini el üstünde tuttuğum,
Bir hancının gün sonu yorgunluğuna denk,
Sana minicik hisler beslemek.
Ey kaderdenk noktasında yazgımın en güzel şeyi,
Arkalarda bıraktım gözlerimi,
Kanaviçeli sözlere kanmıyorum artık.
Nakışlarımı yoldum,
Çırılçıplak ve bensizim.
Sen de kovarsan,
Ayazda kalırım,
Ne aşığım sana ne de vazgeçiyorum senden.
Bil diyorsun, bilemem bildirmezsen.
Alnım secdeleri öperken,
Yüreğim başka yerde kıyamda.
Dönemem döndürmezsen.
Ne aşığım sana ne de vazgeçiyorum senden.
Göklerden arzı endam eyleyen bir imtihanın soğuk terler döktüren dakikalarındayım.
Sırtımda mütebessim bir ay parçasının dayanılmaz yükü,
Baharı getirecek ilk çiçeği gözlüyorum.
Tekneler, botlar ve dahi gemiler batıyor umut denizimde,
Dağdağalı fırtınaların, amansız dalgaların dinmesini bekliyorum.
Bir el uzansın diye beklerken dipsiz karanlıklara,
Nice kuşaklar geçmiştir,
Senin gibi bir güzeli görmeden.
Tüm kâinata kapı aralıyorsun sen.
Ellerinden tutanın,
Elinden tutar koca bir kâinat.
Gözlerine bir kez bakan,
Arşı zelzeleye iten tebessümün,
Çehreni bahardan daha aydınlık eder.
Yeryüzündeki bütün aklıselim,
Isırır parmaklarını.
Sana âşık olmak için ne hacet sebebe,
Bir kere sathı mahalline giren,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!