Bunun adı özlemek gülüm,
Gece yarıları uyanıyorsan ansızın,
Sebepsiz kâbuslar bölüyorsa uykunu,
Bilinmeyen bir rüyanın ardında
Beklemekteyse gözü yaşlı hüzün,
Gecelerden farksızsa gündüzün,
Gözlerin boş bakıyorsa dolu saatlere,
Ve elinden düşüyorsa sigaran yanarken yere,
Bunun adı özlemek gülüm…
Hangi coğrafyada yaşadık biz
Dalları çiçek açmamış baharı,
Hangi şeytan satın aldı şimdi
Doyasıya satın alamadığım kolları,
Hangi şarkı düğümlendi de boğazıma
Yıldırım düştü hasretler alın yazıma,
Kaç adımda aşacağız ayrılık denen engeli,
Neden bütün sevgiler benim gibi deli?
Kaç atlı araba çeker bu kadar hasret yükünü,
Kaç satıra sığar öykümüz,
Hani düne kadar çocuklar kadar şendik
Şimdi neden üzgünüz?
Bize ne oldu böyle
Neyin evrimi ters döndürdü yaşantımızı,
Hangi yolda hangi taş değdi de
Gönül arabamızın tekerini kırdı,
Benden kopman için seni
Hangi mutluluk çağırdı?
Üşüyor yine yüreğim bak,
Unuttum senelerce, kolay değil ağlamak.
Kolay değil silmek maziyi
Sıfırlamak yeni baştan hayatı,
Bir zamanlar seven yüreğin
Neden bu kadar katı?
Gerçekten de kolay oldu mu unutmak
Şiirlerde sunduğum huzuru,
Hangi sağanak yağmurlarda kayboldu
Gözlerinin nuru?
Beş çayı keyfindeyken aşkımız
İçine kaç şeker fazla attık,
Kaç damla döküldü de yere
Hesabı erken kapattık?
Boranlara mı kalacaktık yine bu sonbaharda,
Son şarkımıydı yankılanan
Mor dağlarda?
Belki daha iyi anlarsın özlemeyi gülüm,
Kollarına yalnızlığı sar da…
Her öykünün bir başı, bir sonu,
Her yokuşun bir çıkışı, bir inişi,
Her sözün içinde bir mana
Her aşkın içinde bir sır var.
Her doğan bebeğin ağlaması başka,
Her çiçeğin rengi, kokusu,
Neden bu kadar sana benziyor
Gözlerimin uykusu?
Her seferinde geceyi gömüyor şafağa,
Sis çöküyor gönlümdeki en yüksek dağa.
Seni unutmasın yüreğim diye,
Bir demet yasemen koydum yine,
Masamdaki bardağa…
En garip öyküyü yazıyor gene
Bir zamanlar gözyaşlarını silen parmaklarım,
Her şey tamam olsa ne yazar,
Sevdamız kalmışsa yarım.
Bu nasıl anlatılır da bu şiir biter,
Bir merhaba olsun de,
Bir selam yolla kuşlardan bari
Yeter!
Bu özlem değil aslında
Bambaşka bir duygu,
Sevda zaten adı sanı belli,
Bunun adı yok!
Kör kuyular içinde saklanmış
Aşkımızı bitiren büyü,
Kırmızı şarap dolu bir kadeh,
Dudağımda yine o nihavent şarkımız,
Dinlerken mest olduğun,
Bunun adı kör kütük sensizlik,
Bunun adı Yok/luğun…
Murat Nail Güney
28 Şubat 2010 İstanbul saat: 06.55
Kayıt Tarihi : 1.3.2010 01:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!