Şener Eruygur:
2003 yılında Nurcuların 'Okuyucu Grubu' diye adlandırılan yapılanmasının Manisa'da; yasalara aykırı olarak, izinsiz 'yazlık eğitim merkezi' açtığı, özellikle fakir ama zeki çocukları seçip; ağabey ve ablalarının gözetiminde dini eğitim verildiği ile ilgili ihbar alan Manisa Jandarması; Cumhuriyet Savcılığından arama yapmak için izin ister.
Arama iznini alan jandarma; operasyonda kendi görev sahaları içinde bulunan evlere baskın düzenler ve bir çok dokümana ulaşır. İrtica operasyonunda jandarmanın ele geçirdiği bu dokümanlardan; izinsiz kurulan ve sözde dini eğitim veren bu dershanelerin; Akhisar Hilaliye Vakfına ait olduğu ve birkaç tane dershanenin de polis bölgesinde bulunduğu anlaşılır. Jandarma Bölge Komutanı Erdal Sarızeybek; operasyona jandarmanın devam etmek istediğini Manisa Emniyet Müdürü Kahraman Koçak'a ilettiğinde olumlu yanıt alır. Savcılığı da durumdan haberdar eden jandarma; yanlarında bir de polis olmak kaydıyla, irticai faaliyetlerde bulunduğu tespit edilen Hilaliye Vakfına düzenlediği operasyonu devam ettirir. Arama kararında Manisa Akhisar No: 5 diye bir adres vardır. Bu adreste 5 ayrı daire mevcuttur ve bu dairelerin hepsi de; dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın annesine aittir. Bu bilgiyi alan ve eksik bir şey kalmasını istemeyen Sarızeybek; arama iznini 5 ayrı daire olarak düzeltmek için Savcılıkla irtibata geçme kararı alır. Tüm bu gelişmelerden, dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur haberi olur. Operasyonun ne olursa olsun bitirilmesi ve her şeyin yasalara uygun bir şekilde yürütülmesi gerektiğini, tüm belge ve bilgilerin CD halinde kendisine iletilmesini Sayın Sarızeybek'ten ister.
Sonuç: Savcılık herhangi bir gerekçe göstermeksizin Bülent Arınç'ın annesinin; laik Türkiye Cumhuriyetine karşı irticai faaliyetlerde bulunduğu, ele geçen belgelerle sabit olan Hilaliye Vakfına kiraya verdiği evi jandarmanın araması için izin vermedi. Operasyon bitirilmedi. Tutuklama vs. olmadı. Soros'un parasıyla 'Ergenekon karartılmasın' diye köşelerinde yazılar yazan, yürüyüşler düzenleyen gruplar; irticai faaliyet yapıldığı ile ilgili ihbara dayanarak düzenlenen operasyonun, sonuçlandırılması için oralı olmadı. Bu konuyla ilgilimidir bilinmez ama, bir tutuklama oldu. O da; bu işi ısrarla takip eden, belgelerin birer kopyasını alan, sonuçlandırmaya çalışan Sayın Şener Eruygur; emekli olduktan sonra Ergenekon soruşturması nedeniyle gözaltına alındı.
Sıcacık kanım damlar.
Gir de bak bir ülkeme:
Başsız başsız adamlar...
Ağlayın, su yükselsin!
Bir gün bunlar bitecek ve hakedenler cezasını görecek...umudumu hiç yitirmeden o günü bekleyeceğim...teşk..paylaşımınıza..
melek ayaz
ilginç tespitler hayatın diyalektiğidir çatışma asıl tema çıkar çatışmaları/hangi ad altında olursa olsun ,büründükleri kisve ne olursa olsun her türlü çıkar grup ve örgütleri cezasını çekmeli,aynı zamanda güç sahibi olup bunu kendi çıkarları için kulananlarda cezasını çekmeli paylaşıma tşk. saygılarımla
Ergenekon turizmi
“Bacasız sanayi” olarak nitelendirilen turizm Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri. İş icabı sürekli seyahati leyleği havada görmekle açıklamaya çalışsam da kaytarmak ruhumda var. Gezmeyi seviyorum aslında. Övünmek gibi olmasın canım memleketimde gidip görülmesi, yaşanması gereken en ücra köşeleri profesyonel rehberlerden daha iyi bilirim. Tevazuya gerek yok. Yer ve mekân konusundaki uzmanlığımı sinema, televizyon dizisi ve müzik kliplerinin çekimleri için tavsiyelerim sayesinde turizme katkı sağladığımı da söyleyebilirim. Ancak öğrenmenin sınırı yok. Nitekim dünkü Akşam gazetesinin manşetini okuyunca Ergenekon turizmini nasıl atlamışım diye içerledim. İstanbul’un yanı başında olmasına rağmen kıymeti anlaşılmayan, özellikle köylerindeki doğal güzelliği ve küçük pansiyonları çok az kişinin keşfedebildiği Silivri ilçesi şimdi Ergenekon turizmiyle dünyaya açılıyormuş. Kelimenin tam anlamıyla buna “Vay anasını sayın seyirciler” denmez mi?
Yakın siyasi tarihimizin tortularını ve de devam etmekte olan acılarını taşıyan Mamak Askeri Cezaevi’nde sinema ya da dizi çekme fantezim yüzünden yıllardır uykularım kaçar. Tarihi Sinop Hapishanesi turizme açılırken parmaklıklar arkasında dizisiyle ününe ün katar oldu. Ankara’da herkesin yolunun düştüğü Ulucanlar Kapalı Cezaevi de kapatılıp şimdilerde film seti haline dönüşüyor. Sultanahmet’teki tarihi hapishanenin 5 yıldızlı otel olarak restore edildiği gibi bu sektörde ciddi ilerleme var. Yeni nesil gençlik hatırlamaz ama “Alkadras Adası” dünyanın etkilendiği güzel bir sinema filmiydi. İnsanlık suçlarının yaşandığı Avkadras Adası’ndaki hapishane kapatılıp yıllar sonra meraklıları için ziyarete açılmıştı. Benim gibi acılardan beslenen insanlar bile ünlü Bayrampaşa Cezaevi’nde iftar çadırı kurulmasını hazmedemiyor. Ama necip milletimizin bazı saygıdeğer bireyleri acıların, işkencelerin ve hatta idam cezalarının infaz edildiği mekânlarda iştahla yemek yiyip keyifle çay içme zevkinden mahrum kalmamaya çalışıyor. Bu işi psikiyatri uzmanlarına havale edip Ergenekon turizmine dönelim.
AB standartlarında diye öve öve bitirilemeyen Silivri Cezaevi’nde 20 Ekim günü başlayacak tarihi duruşma için geri sayım başladı. Hapishanenin yakınındaki ev kiraları artarken otellerde yer bulmak şimdiden imkânsız hale gelmiş. Yerli, yabancı yüzlerce gazeteci, binlerce sanık yakınının akın edeceği Silivri’de turizm patlaması bekleniyormuş. Küresel ekonomik krizin vurduğu Türkiye’de en şanslı yer Silivri. Esnaf halinden memnun. Ergenekon turizmi ihya edecek ilçeyi. Silivri’nin adının Ergenekon olarak değiştirilmesi kimseyi şaşırtmamalı, ne de olsa bu dava üç-beş günde sona ermeyecek. Sanıklardan birinin bile talep etmesi halinde 2 bin 500 sayfalık ana iddianameyi savcılar okumak zorunda. Ekleriyle milyon sayfaları geçen iddianameden bazı bölümler malum gazetelerde özel telefon görüşmeleriyle yayımlanıp ilgi çektiğine göre canım memleketim terörü ekonomik krizi unutup Ergenekon turizmine odaklanacak. Davanın ünlü savcısı Zekeriya Öz, Silivri’ye gitmeyip soruşturmayı derinleştirmek için İstanbul’da kalacakmış. İddianamenin satır satır okunmasını ise iki savcı yüklenecekmiş. Binlerce sayfayı sanıkların gözüne basının karşısında okuyacak olan görevli savcıların düşeceği durumu tasavvur edemiyorum. Türkiye’de medyanın mahir gazetecileri için böyle bir fırsat doğabilir miydi/ ne de çok televole malzemesi çıkarırlar Allah bilir. Ekonomik krize bulunan çare Ergenekon turizmi olmuş ilgililere duyurulur.
Yavuz Selim DEMİRAĞ
YENİÇAĞ
Duyarlı bir şekilde takip yapıyoruz medyadan elimizden geldiğince.paylaşım için teşekkürler.Selam ve sevgilerimle.
Yazınızı ibretle okudum.
Sevgiler...
Nafi Çelik
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta