Sonra gecenin karanlığında rüzgar kokunu getiriyor
Öpüp, kokluyorum kimseler görmeden
Soğuk bir namluya sürülen bir mermi gibi puşt bu geceler
Ve bir kara toprakta uyuyan bir ölü gibi cansız
Bir rüzgar eser, kalbimin eşiğinden
Kokun girer içeri
Sarılırım, kendime sarılıyormuşum gibi
Ve gemiler geçer
Özlemlerle büyüttüğüm mavi denizimden
Belki bir yıldız’dın, geceme doğan
Belki kimselerin göremediği
Yalnız benim gördüğüm bir güz çiçeğiydin
Ve belki bir radyoda çalan türküydün
Benim hiç anlamadığım
Ama hep dinlemek istediğim
Ben senin yokluğuna hiç yenilmedim ki
Hep Kendi varlığımı yok ettim
Üşüyorsam, sokaktaysam, kimsesizsem
Gözlerinden uzak ölüyorsam, bundan sana ne
Yalnızsam, karanlıksam, hapissem
Yokluğun tenime pusu atmışsa, bundan kime ne
Sen bana yasak olduğun günden beri,
Ben yokluğuna da tutsak oldum.
Sanma ki;
Bu demir kapı, kör pencere seni bana unutturur
Aksine yalnızlığımda seni büyüterek çoğalırken
Sen kalabalığında benim yokluğumla eksileceksin
Yalnızlığımı memeleriyle emzirir gece
Bir martı kaçak gezinir, yasaklı sularda
Gece çöker, hüküm giydiğim özlemlerime
Bir mavi kurşunlanır, içimin deltasında
Uykusunda bir kuş vurulur, kafesi paslamış göğsümden
Öksüz bir şehrin rahminden geceye merhaba diyerek
Geceysem, soğuksam, ölüysem
Nefesinden ırak kalmışsam, bundan sana ne
Kanıyorsam, parçalanmışsam, dağılmışsam
Yokluğun yatağıma mayın döşemişse, bundan kime ne
Kayıt Tarihi : 15.10.2013 23:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!