Bulutları düşürmüşlerse ırmaklar içine, Yağmurlar; yurtsuz kalır hiç mi hiçine…
Çise gözlüm,
Her baktığında gökyüzüne;
Yağmurlar yağsın, üzerine.
Islanan yüreğin, h-asarından…
Nasıl da getirmiş tortuları, rüzgârlar
Toz katmanlarını ince ince…
Ah!
Gölge gölge
Gölgelenmiş,
Tortu tortu
Tortulanmış,
Gecelerin karanlıkları…
Karanlıklar mı korkuları,
Korkular mı karanlıkları
Gözler…
Yoklar da yok ise;
Hakikati kim gizler?
Yağmur tavlım;
Gizemli hakikâtin
Yüzünün pembeliğinde mi asılı?
Hasılı tatlı dilinin pelesengi,
Kalbinin kör mahreminde mi?
Kör kuyulara dalar
Dalar da kapkara gözlerin
Kervanı arar durur
Yorulur sonra…
Bekler kervanı.
Kervan gider:
-Esaretinden kurtulur, kapkara gözlerin-
Uçuşan mavilerin ve katran mavisinin
Dağılan isleri
Soluduğumuz havaya yayıldığında
Ayıkanın ilk ayıbına,
Dertliler Kervanı’nın
Son kaybına ilişir…
Son ulak,
Depreşir durur böylece.
Soluğunun;
Vurdumduymaz sağrına…
Tabip, üflemeyesin bir daha
Katran mavisine.
Soluğun keskin, buz gibi
Üşümesin bebekler…
Bebekler ölmesin!
Kara kara ummanlar içinden,
Silinmiş tüm hafızaların;
Yüz görümlüğüdür gerçekler.
Çünkü, durup durup gerçeklerin
gün yüzüne çıkmak gibi
Huyları var!..
Bulutları düşürmüşlerse ırmaklar içine, Yağmurlar; yurtsuz kalır hiç mi hiçine…
Yağmurların bilinmedik şarkısıdır gerçekler;
Yurtsuz ellerde….
Sırılsıklam,
Islanmış yüreklerde!..
Nuh Karaaslan
Kayıt Tarihi : 14.6.2024 14:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!