Yıllar birbiri ardına geçiyor,bu hızlı geçişe bakakalırken aylardan,günlerden zaman ne kadarda hızlı geçiyor diye serzenişte bulunmaya dilimiz varmıyor.Peki,bu hızlı geçişte ne kazandık,ne kaybettik diye ardıma dönüp şöyle bir baktığımda; istisnaları hesaba katmazsam pekte mutlu bir geçiş olmamış.Bu durum rahatsız ediyor beni,zorluyorum benliğimi ama yok bulamıyorum.Şimdi nerden çıktı bu düşünceler diye kendi kendime soruyorum,Uçaktayım 9500 mt yükseklikte gördüğüm; altta düz bir satıh şeklinde tertemiz,bembeyaz ve önemlisi hiç kirlenmemiş bulutlara bakarken aklıma geldi.Bulutları,bu beyazlığı kirletmeye gücü yetmemiş anlaşılan aşağıdakilerin :)) Neden böyle düşündüm diye, sıraladım kendi kendime…
Kim dost bu hayatta,kim hain.Kim gerçekten dört elle sarılması gereken,kim uzaktan uzağa dikkatle kaçınılması gereken.Bunları bulamadım,çünkü; ben herkese dost,herkese arkadaş,herkese 24 saat görev yapan nöbetçi yardımdaş oldum.Ben dara girdiğimde dönüp arkama baktım,ne gördüm? Nasrettin hoca’nın fil olayını,üzüldüm….
Dost dediğin düz olmalı,yalansız,çıkarsız.Dost,yüreğini sarmalı insanın en hassas yerinden,en olunmaz zamanda,yanında olmalı insanın arkadaşı,iş ortağı,sevgilisi,eşi…Ama toplum öyle dejenere oldu,öylesine yozlaştı ki,bir çıkar deryasında yüzüp duruyoruz.Kimse kimsenin elinden tutma gayreti göstermiyor.Benim cebim dolu olsun,etrafımdakiler ne halt ederse etsin mantığı güden kişilerle,ben mutluysam diğerlerinden bana ne diyen,ben sağlıklıysam hastaları umursamayan bir toplum olup çıktık ortaya.Eğitim kadrolaştı,sağlık bitti,dini kendi ellerimizle yozlaştırdık.Ermeni asıllı Türk olan bir arkadaşımla sohbet ettiğimde aynı sıkıntıyı onda da gördüm,belki bireysel olarak kendinin böyle bir kaygısı yok,ama dönüp etrafını düşündüğünde bunu görebiliyor ve benimle paylaşıyor,din yozlaşması onlarda da var,beklide daha sıkı..Ama objektif düşünürsek sonuç bu coğrafyayı paylaşan her kim olursa olsun,insan olsun demiyor artık toplumlar.Dinine,mezhebine,ırkına,eğitimine ve paralı olup olmadığına göre,şövenistçe değerlendirip yargılıyor.Artık aşklarda bunun üzerine kurulmuş..
Bende ki insan tanımıysa bu yapıya uymuyor demek ki.İnsan düz olmalı.tıpkı bir cetvel gibi dümdüz ve şeffaf..Baktığın zaman bir cetvel gibi düz görmelisin,içi neyse dışı da o olmalı tıpkı bir cetvel gibi,çıkarsız,yalansız bir cetvel gibi düz ve şeffaf..
Bütün kabahat bulutların,onlar beni bu karamsarlığa itti sanırım :))
Erhan SoyakKayıt Tarihi : 25.2.2007 22:00:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Erhan Soyak](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/02/25/bulutlar-49.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!