Sol yanımda bir sızı önümde kırık masa
Pencerenin önünde sokağa bakıyorum
Cam hafifçe aralı rüzgâr sesinde tasa
Sandalyemde küçülmüş meçhule akıyorum
Çividen beter hava bulutlar sanki beşik
Bir kızılca kıyamet yağmurun serenâdı
Kimsesiz sokakların her yanı delik deşik
Nedir bu hırçınlığın lügâtlerdeki adı
Gökyüzünün hicrânı düşüyor damla damla
Ellerimde derdinin solgun yanakları var
Hem yaralı hem mağrur düşüyor intizâmla
Bu sımsıcak yaşları bilmem kimden yadigâr
Bulutlar ah bulutlar nedir bu kasvetiniz
Acıkmış çocuk gibi parça parça sesiniz
Kaldırım taşlarında kime bu davetiniz
Bu kadar hıçkırığa dayanmaz nefesiniz
Hasrete mi bu feryat bu yaşlar neyin dili
Niçin dudaklarınız korkudan yara bere
Kimdir sizi inleten hangi gizli sevgili
Düşündükçe artıyor ruhumdaki cendere
Örtün üstümü örtün bitsin kimsesizliğim
İki kadim dost gibi bir bütün etmez miyiz
Bilirim nihayetsiz bu bendeki sizliğim
Sımsıkı sarılırsak biz bize yetmez miyiz.
________________Makberî
Ahmet AkkoyunKayıt Tarihi : 5.3.2018 20:51:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Güzel ve sağlam şiirlere imza etmışlar.
Boş değil, dolu dolu...
Hoştan da öte, muhteşem.
Hem hoş, hem anlamlı, hem muhkem...
Aşık tarzı lâkin, aşık tarzının da üstünde, şairane...
Bunun için bütün içtenliğimle kutladım.
*
"Eşyanın sırrını ma'nada çözen
Kulluk makamında kalandır âşık
Gece uykusunda mâvera gezen
Kelâm-ı lâtif'i bilendir ÂŞIK"
...
Seçici Kurul'a teşekkürler.
Bu aralar genellikle güzel şiirler getiriyorlar, bu güzelim köşeye.
Var olun, daim olun.
TÜM YORUMLAR (8)