Arayan fertler için fitneci şeytân bulunur
Ğafûr Allâh'a tapan mü'mine rahmân buunur
Ğafûr = bağışlayan Rahmân = koruyan
Dil-i bîmâra olan suçları tayyetmek için
Yakılan çok katı vicdansıza külhân bulunur
Dil-i bî-mâr = hasta gönül Tayyetmek = yoketmek
Konuk olmuş şahısın rızkını Mevlâsı verir
Küremâ sâhibi bir hancıya mihmân bulunur
Mihmân = konuk Küremâ = cömert kimseler
Kavi iymanla, yorulmaksızın ihlasla her an
Çalışan herkese dünyâda helâl nân bulunur
Nân = ekmek Kavi = kuvvetli
Yüreğinden gelerek fitre zekat bahşedilen
Fukarâ meskeni vîrânede nîrân bulunur
Nîrân = aydınlık Bahş = bağış
Dini vâcib bilerek iyd yapılan her yörede
Bahar aylar kınalanmış kuzu kurbân bulunur
Vâcib = gerekli İyd = bayram
Atalardan bize mîrâs kalan âsârı görüp
Ölüler rûhuna kurban kesecek can bulunur
Âsâr = eserler
Suçu çok kimseye makber yeri yok sanmayalım
Ona elbet daracık bir kara zındân bulunur.
Makbere = mezarlık
Uyarak şeytana insanların aklındaki şekk
Ne kadar doğruyu nutk etsede pinhân bulunur
Şekk = şüphe, tereddüt Pinhân = gizli, saklı
Nice yıllar yılı, hattâ yine son günlere dek
Giz olan kirli sapık şeylere bürhân bulunur
Bürhân = delil, ispat
Senenin her günü çektikleri zorluklara rağmen
Mutasabbır kişinin derdine dermân bulunur
Mutasabbır = sabreden
Bugün âlemde, şehirler gibi köylerde bile
Fesi türbanlı kadar şapkalı mîrân bulunur
Mîrân = beyler Fesi turbanlı = sarıklı
Taleb ettikleri ilk tahili eksik kişiler
Arasından çıkacak bilgili pîrân bulunur
Pîrân = yaşlılar
Kimi yerlerdeki işsizliğe rağmen yörede
Gönül ihlaslı çalışkanlara rızkân bulunur
Rızkân = yiyecek İhlas = temiz, doğru
Şefakat sâhibi eşhasta çoğaldıkça inanç
O cemiyyette adâlet seven insan bulunur
Eşhâs = şahıslar Şefakat = şefkat, acıma
Ana koynundaki terbiyyesi nakıs olanın
Tüm eşitlikte kadın saygısı noksan bulunur
Anayurdun mütenevvî yöresinden göç edip
Parasız pulsuz olan kaygılı cirân bulunur
Mütenevvî = çeşitli, Cirân = komşu
Senenin her günü birkaç yeni tembel türüyor
Ama milyonları aşkın da çalışkan bulunur
Yörenin her kesiminden görünen bahçe gibi
Yüce dağlarda dahî gâhice büstân bulunur
Gâhice = bazan Büstan = bağ, bahçe
Aramızdan kimi tüccarlığa hayrân ise de
Çoğu esvakta kazanç karşısı hüsran bulunur
Esvâk = çarşılar Hüsran = zarar ziyan
Bir okul me'zunu her meb'usa bel bağlanamaz
Yüce mecliste edeb nâkısı nâdân bulunur
Nâdân =kusurlu, cahil
Unutulmuş kimi dilden dile zihnen geçerek
Kolay ezberlenen efsânede merdân bulunur
Merdân = mertler
Göğü yıldız dolu aydın geceler hamr içerek
Başı dönmüş biri meyhânede şadmân bulunur
Şadmân = mesrur Hamr = şarap
Yüreğinden beliren sevgide mesrûr yaşayan
Dil-i-şâd sevgilinin bâbına derbân bulunur
Derbân = kapıcı Dil-i-şâd = gönlü hoş
Gece issızda kalan köydeki tenhâ köşede
İçecek yoksa da bir gaşyet-i sekrân bulunur
Sekrân = sekrân Gaşyet = kendinden geçmiş
Sapık akl hastasının gördüğü yü'yâya göre
Gece mehtâbı da balçıkla karaltan bulunur
Ahbâr = haberler
Gözucundan bakarak çizdiği mestur yazıda
Güzelin dostuna gönderdiği fermân bulunur
Ferman = buyruk, emir Mestur = gizliü kapalı
Alenen çektiği cevrden bile memnun görünüp
Sevenin can verecek perveri cânân bulunur
Cevr = eziyet Perveri = seçkin sevici
Sevilenler günü mebrûk diye iyd etmeyelim
Yaşaran dîde-i-giryânda da barân bulunur
Mebrûk = kutlu olsun İyd = bayram
Bârân = sağnak Dîde-i-giryân = ağlayan göz
Gelişen kızların al-kırmızı ruhsârına bak
Utanırken dökülen ter gibi nâr-dân bulunur
Ruhsâr = kadın yüzü Nâr-dân = gözyaşı
Panayır günleri cevher satılan sûkta her an
Titiz ellerle yapım kolyeye gerdan bulunur
Sûk = çarşı
Ezelinden beri güllerle berâber sulanan
Dikenin neşv ü nemâ'sında da handân bulunur
Neşv ü nemâ = gelşme Handân = sevinç
Küçücük köydeki bir bahçede mevcutsa nizam
Bütün âlemde de âhenkli gülistân bulunur
Acıyan kalpteki müzmin kederinden koparak
Mütehezzin geceler neş'eli hayran bulunur
Mütehezzin = hüzünlü Mizmin = süregen
Aşka tutkun birinin yolları deşt olsa bile
Susayann kalb-i derûnunda bir umman bulunur
Deşt = çöl
Nikah eğlencesi masrafları noksansa dahi
Düğünün olduğu toplantıda raksân bulunur
Raksân = oyuncu
Sapığın lafzına mümkün mü inanmak demeden
Hükemâdan soralım belki bir imkân bulunur
Hükemâ = hakimler bilgin
Seneler sonrası iller ve şehirlerde henüz
Açılan her yeni külliyyede irfân bulunur
Küllüyye = üniversite
Çalap insanları bir dâhili harpten korusun
Savaşın sonrası her belde de virân bulunur
Çalap = tanrı
Unutulmuş çok atîk dillere mensub yazıda
Muhib efsânelerin gözdesi merdân bulunur
Artik = eski Merdân = mertler
Mensub = ilgili Muhib = heybetli
On erin seyf ile çarpıştığı ön cephede de
Yaralanmış kaçışan bir sürü düşmân bulunur
Seyf = süngü, kılıç
Şu Fılıstinlilerin hüsn-i-niyet karşılığı
Kudüs'ün derdine ek, Gazzede efgân bulunur
Hüsn-i niyet = iyi niyet
Kore harbindeki çarpışmada maktül şehidin
Damarından sızarak yerde akan kan bulunur
Maktül = vurulmuş
Kimi tarihçilerin sunduğu âsâra bakın
Şühedâ kanlarının yazdığı destân bulunur
Âsâr = eserler Şühedâ = şehitler
Bir aziz rabt ile, sulh uğruna yerlerde yatan
Şehidin giydiği kan kırmızı mintân bulunur
Mintân = gömlek Rabt = bağlantı
Daha yıllar yılı şâirleri mahzûz kılacak
Size benzer müteallim nice insan bulunur
Müteallim = bilgili, okumuş Mahzûz = hoşnut
Yüce Dîvân edebiyyâtına hizmetçi Fatin
Umuyor, tartılı eş'âr okuyan can bulunur.
Tartılı eş'âr = vezinli, ölçülü şiirler
Feilâtin feilâtün feilâtün feülün
. . / / . . / / . . / / . . /
Kayıt Tarihi : 20.5.2011 04:26:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!