Bir zamanlar bir Sultan varmış veziriyle köy köy tebdili kıyafet dolaşarak halkının durumunu araştırırmış. Bir defasında akşama doğru bir köyün sığırlarına ve sığır çobanına raslamışlar köy ağasının evini sormuşlar. Çoban tarif etmiş köyün en sonundaki evde benim evim demiş. Padişah ve vezir oradan ayrılmışlar. Padişah bu gece çobana misafir olalım demiş. Doğruca onun evine gitmişler çoban sığırları evlere dağıtıp evine gelmiş. Misafirleriyle hoşbeşten sonra onlara ikramlarda bulunuyor ancak ikide bir onların yanından ayrılıp diğer odaya gidip geliyormuş
Padişah-Hayırdır bir durum mu var?
Çoban-Evet benim hanımın ayağı kırıldı (o zamanlar edep gereği doğum yaptı yerine ayağı kırıldı denirmiş)
Padişah-Neyin oldu
Çoban-bir oğlum
İçerden çıkacak birazdan adam
Yılların tortusu çökmüş yüzüne
Alnını güneşe serecek adam
Uykusuz ranzalar suskun voltalar
Geride kalacak ve ah hüzünle
Bir gül gibi savrulup gülecek adam
Devamını Oku
Yılların tortusu çökmüş yüzüne
Alnını güneşe serecek adam
Uykusuz ranzalar suskun voltalar
Geride kalacak ve ah hüzünle
Bir gül gibi savrulup gülecek adam
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta