Gün gelir anarsın
Günü gelir anlarsın
Gün gelir unutursun
Günü gelir avutursun
Gün gelir ağlarsın
Günü gelir gülersin
Yabancı bir kent
Yalancı bir cadde
Yabancı bir sokak
Yalancı bir ay
Yabancı bir güneş
Yalancı bir gökyüzü
//...Yo(k) sun Yeşilim/(Kar) anlık Maviliğimde
Önümde boş bir tuval
Elimde Pamuk Prenses'in saçlarından yapılma bir fırça
Karalıyorum dünyanın en ünlü tablosunu
Bir dokunuşla saçlarından başlayıp
Yine akşam hüznü yağıyor yüreğime
Gönülden akıyor sessiz ayrılık
Sensizlikte demleniyor 'sensiz sevdam'
Sen gidiyorsun ardına bakmadan...
Hem de sessizce gidiyorsun
Paslı bir hançer saplandı ta şurama
Hani söz vermiştin
Alıp götürecektin
Kurtaracaktın beni bu bataklıktan
Hani nerde?
Kadere inandım
Yalnız koydular
Seni arıyorum
Hiç görmediğim resimlerinde
Söyleyemediğim kelimelerde
Ya kuramadığım basiretsiz cümlelerde
Ya da yazamadığım
Yabancı bir şiir gibi mısralarımda
Işığı görünce tütün sarısı irisinde belirip
Retinasında hüzünle ıslanan...
Gözümün yaşlı bulutlarından
Ağır ağır dökülüp
Ağlamaktan nasırlaşmış kirpiklerimden süzülen
Hırçın boranlara dönüşüp
Yorucu bir iş günü sonrası,
Raflarda tüketemediğim,
Meze sofralarımda yudumladığım
Şişesinde durmayan alkolik yaşantıma racon kesen acımtırak yüzlere,
Alt geçitleri mesken tutan etleri satılık fahişelere,
Köşe başlarında piçleşmiş köprü altı dipsizlerine tükürerek
Dışarıda;
Delicesine kin yağmurları boşalıyor
Kimine göre rahmet,
Kimine göre sıkıntıya katlanmak.
İşte ben;
Nefret yağmurlarının tipi boranlarına göğsümü gerdim
Kaybettim bugün
Sonun olmadığını düşünmüştüm
Ama sen vazgeçtin benden
Şimdi yalnızım...
Güçsüzüm...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!