iznik çarşısı dardı
iki deresi vardı
geçmişten geleceğe
akardı çocukluğum
kör melek ud çalardı
önemlidir ölüm
gibi değil mutlaka
gördüm
yaşadım kaç defa
öleceğim gün
imbat esmeli gülüm
meyhanelerinde
ud çalar, defler vurur
bir kadın şarkı söyler
sokaklar sarhoş olur
bir tren içimden geçer
bir deniz aklımdan
başlarken yeni gün
çekildi ağlar
göldeki takalar
döndüler koyu
ayın arkasına saklandı gece
suyu düşler ağlar
düşümde ellerim saçların tarar
saçların teline tutunur gönül
görünmez şafaklar günlerim sayar
dilimde dillerim tutuklu gönül
her sabah avluda açar bir çiçek
sokağa bir gül düştü
bütün güller alındı
hafızın kabrindeki
beyaz güller çalındı
koğuşa bir gül düştü
ben her gün
ben her gece
yağmur çamur mu dedim
sokağında pencereler bekledim
annen belki
ancak baban zor adam
geceydi gidiyordun
ellerimden tutmasan
sarhoş olmasam
ağlardım biliyordum
karanlıktı gece
ıslaktı
bu akşam
kurşuniyim mustafa
bir duble rakı gönder
biraz da beyaz peynir
sağdan dördüncü masa
üç kulaç deniz getir
avdan yaylasından bulutçu celil
erkenden uyandı, göklere baktı
maviydi gökyüzü, açıktı hava
bugün dedi erken çıkmalı yola
bir kaç bulut götürmeli pazara
bulutçu celil bu, işiydi bulut
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!