BULDUK
Kavurucu bir güneş sıcağından akşam serinliğine!
İki kapılı viran bir gönülden, mamur edilmiş muhabbetlere!
Bir sızı, bir hüzün düşerken gönle,
Yanmadan, kavrulmadan pişilemeyeceği
Ve ölmeden evvel olunamayacağı kanaatine uyandık bu sabah!
Bu sabah bir kapı eşiğinde beklemenin,
Dilemenin, dilenmenin
Sabrı acı yutup, gönle şerbet indirmenin yolunu bulduk!
Sevdik acılarımızı.
Sancıyla peyda olan her nimetin
Gözden gönle, gönülden iliklere düşen her hikmetin,
Sevmenin
Ama koşulsuz, ama çıkarsız, ama çokça sevmenin, ama çocukça sevmenin madenini bulduk!
Bulduk ve doyduk teslimiyete...
Ney sarhoşluğu vasıl olunca tenimize
Sazlığından koparılıp savrulan,
İçi oyulan, oyuldukça olan
Oldukça, çığlıkları sarhoş eden nağmelere evirilen Ney´in,
Ruhumuza da işlenmiş yansımasını, acısını gördük!
Çiğ meyve kendi koptu dalından.
Savruldu, yolunu, sahibini bilmeden, bulmadan.
Bekleyip yanmak, yandıkça olmak, oldukça çiğnenmekti aslolan!
Çiğnenerek yeşermenin,
Topraklara zerrelerce serilip
Yeni tohumlar elde etmenin yolunu bulduk bu sabah...
Olduk!
Fazile Aşar AydınalpKayıt Tarihi : 28.1.2023 20:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!