(Bulduğuna amaçlanmayan,ama düştüğüyle) ...

(Bulduğuna amaçlanmayan, ama düştüğüyle) Artan denge - 1

i.
Bur'da, şu an, yağmur yağıyor;
Düşen yapraklar sararmıyor …

ii.
Bu bisikletin selesi siyah:
Ah, o temas kurdukça; koşan kişi, kendini sakat sanıyor
Ve sakatat, işkembe kendini saydıkça...
(Saydıkça Ankara kendini anakara...
Özbenliğini kıldıkça, azınlık hakkı; Edirne -
Çekilen bir doğru iki nokta arasına, çevrim* saydıkça kendini …
Benzettikçe zorunlu, kendisini yalana …)
Koşan kişi kendini kaçmış sanıyor, çünkü siyah sele’de o da oturuyor:
Hızlı bisikletin dengesi; bozulmaz saati onun, dakikliği.
Ehliyet alabilmenin trafiğe çıkmaya uzantısı,
Neden bisiklet kullanmayı
Öğrenmeye örnek gösterilsindi ki?

Ölümsüz koşullanmalar, geçer giden;
Bir tren misali -ışık hızında- bisiklet, aynı süratteyken
(Bu koşullanmalar ölümsüzdür; uğursuzdur bu koşullanmalar;
Sarf ölümsüzlük, uğurludur.)
Ve ışık hızında giden selesi siyah bisiklet,
Ön kaldırımında görür,
Lafayette’nin; seğirten fazlaca şeffaf gölgeleri.
Onlar orada koşuştukça, ölümsüz olanı:
Işık hızında gidenin, ışık hızında gidebileni seçebilmesi;
Gittikçe artan bir hareketin denge saati.

*
i.
Sicimler, süper sicimler; titreşenler -
(Geosentriğin ötesinde, uzağında küreselleşmenin;
Yeni uzlamlar, yedinci boyutlar …)
E.U., Einstein’ın yolundan hala gide dursun -
Ve gökadalar, içine yüz milyarlar alan.
Ve galaksi kümeleri ve salkım galaksiler:
Yıldızlar’dan önce, kendilerine oluşma hakkı verdiler!
Ve Ay -bir uydu- gel-git’lerle.. çarpıldı, dalgalandı!
(Atmosfersiz yüzeyine -fersiz- göktaşları yağdı.)
Mütemadiyen orda: çemberi tamamlamaya
Gereksinmediği başlangıcında …

”İğrenç bir mucize” ama,
İran’daki kadın kurbağa doğurduğunda;
Ne ola ki, yağmur yağmadığında?
(Kepçe, dağıtmadığında -adil- bereketi?)
Mucizeleri doğuramaz iğrençlikler asla,
Özü mucizelerin olmadıkça iğrençlik!
Ve/ fakat kehanet, bulandıranın mideyi, özüdür:
İyi olan’ı ayaklandıran ve -
Düştükçe- “devam! ” dedirten.

ii.
Tek bir fikirle ulaşan, Dünya’nın Güneş merkezli olduğuna,
Copernicus; esas iğrençliğin daniskasıdır
o halde gerçeklik düşmanlarına,
hurafelerin sahte cezbediciliğine saplananlara!
Ve sanrıların-ana(ç) -kara mizahı,
ölümsüzlükten bahşedilen gizemin.

Durmayarak hızlanan bisikletin denge saati,
(Bu sefer, çemberi tamamlamadı John Done!)
Ölümü -de, kıyıdan kıyıdan
(Giderken-gelişlerin-vakti,
Büyük Patlama öncesindeki kozmik yumurta.)
- Duru olan’a çağıran: Geosentrik doğaçlamaların,
Tapındığı gece’ye sürükleyen
plaj terlikleri gibi sanki …

(Bulduğuna amaçlanmayan, ama düştüğüyle) Artan denge - 2

Boşluğun gücü hızlandıkça kendini çoğaltan bir bisiklet gibi -
Jousting’de lance,* soluğu ejderhanın ve ellerinde şövalyenin
- Atıyla dengelenen bir şövalye misali kargıyla boşluğun sürülüşü.
Sıfır nokta enerjisi’nden sapamayan; maviliğine
dalgaların kılavuz olan karmaşık alan frekansları havuzu;
Döndürdü anot ve katot’u: Negatif katot; pozitif anot;
Ters yönde bias’landı, güç elektroniği ya da KEDİ …
Mucizelere gebedir, fakat farklı güçlerin birbirini çekişi …
Bir tekini mucizelerden imkansızlığın, ayırıp sergileyişi.
Milyonlarca volt’u vücudunda, saçlarında dolaştırıp odasında,
Elektronu tutan dengede, soğukça, nezaket erbabı Tesla bile,
Kauçuk platformun yücelirken gösterisi üzerinde;
Bahşedici özelliğini alarak vakum’un;
Boşluğun gücü, hızlandıkça.. kendini çoğaltan bir bisikletvari
Ve boşluğun da gücünü hızlandıran, bu selenin üzerine bindi.
Ve elektriği hissederken gülümseyerek Mark Twain’e:
“Ama, bunu sakın denemeyin” dedi: Bu lafıyla;
Sanırım, hayatı anlamak için,‘en yakın’ olan ölümü
Bulmak istediğini kastetmişti: Çekirgenin gücüyle
Cebinde kangurunun… ileri! bir, iki! ...

-
1.açıklamalar:

1.‘mucize’ can ablamın gruptaki teşvik edici iki hikaye-yazısına teşekkürlerimle
2.“iğrenç bir mucize” lafı hikayede geçen bir laftı ve kurbağa doğuran kadını simgeliyor.
3.Üretiğim bir kelime: Lafayette önkaldırımı (bilinçaltmdan kalmış bir izdüşümü olabilir yer yer ama bir
olasılık olsa bile sanmıyorum.)

2.açıklamalar:

KEDİ: kuantum elektrodinamiği
Lance: şövalyelerin kullandığı, kargı denilen mızrağımsı alet.
Jousting: Şövalyelerin katıldığı faaliyete verilen isim