Bu sabah bir aşığın sedası kulağımda,
Dinledim ki, maşuku bülbülün şeydasında.
Bülbül küçük bağrında dikenli gül taşıyor
Beyazına vurgunken kırmızıyı görüyor.
Her kanat çırpışında ayrı bir özlemi var,
Onun her ötüşünde aşkının namesi var.
Öyle ki bağrına hiçbir şey sığmayacak,
Ama bir açıp baksan, deryayı taşıracak.
Kaç misale konudur bülbülün bu cefası,
Kaç gönlün hasretidir, bülbülün hoş sedası.
Bugün bülbülü şeyda mısralara vesile,
Biçareye meşkini sunuverdi nameyle.
Ey bülbülüm, hayranım, bestene ve şeydana,
Ama sen bana değil, ben sunayım meşk sana.
Sen şeydana katmışsın gülistandan bir gülü,
Gülistanda kim sevmez, en azından bir gülü?
Sana bir gül gülmese, gülistanda gül mü yok?
Benim gülümden gayrı bir tek bile gülüm yok.
Sevgilini bulmuşsun nice gül bahçesinde,
Ben onlara zilyedim yarimin gözlerinde.
Sen kırmızı katmışsın canınla beyaz güle,
Ben bir canı katmışım bu canıma gülümle.
Şimdi söyle, farkın ne, şeydan mı yoksa aşk mı?
Gönlünü yakan kimdir, gülün mü, gülistan mı?
Sen şeydan vardır diye, deme: “Ben, aşkta tekim! ”
Hicranınla yanarken, deme: “Tek aşık benim! ”
Sanma bülbül olmayan gönülde gül taşımaz,
Şeydamız yoktur ama gönül sedasız olmaz.
Kayıt Tarihi : 10.4.2009 10:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)