Ey bülbül önüme çıkıp yolumu kesersin,
Bana anlatacak müjdelerinle esersin,
Ötüşünle dertlerimi önüme ekersin,
Beni cezbinle şaşırtma, nağme yapma bülbül,
Gökyüzü, ağaçlar senin, senin derdin mi var?
Sen bana acı, yeryüzünde hep kederim var,
Gafletimi yüzüme vurma, hep matemim var,
Dikene katlanmadan gül mü istersin bülbül?
Sabah sabah kainata yakışır şakırsın,
Yanık sesinle gönülleri, daim yakarsın,
Bilirim, kırık gönüllere öyle akarsın,
Güller sevgilisinden bana muştu ver bülbül.
Perişanlığımı herkese aşikar etme,
Mahcubiyetimi sevgiliye aşina etme,
Hazan rüzgarı, dertlerimi önüme itme,
Bana biraz teselli ver, umut ver, öt bülbül.
Bilirim geçen ömrüne hep feryat edersin,
Kalan ömrüne sevinirsin, nağme edersin,
Candan zikirle, hayranlarını meşk edersin,
Bana da öğret, divane olmayı ey bülbül.
Kuran bülbülü gibi şakırsın, kainatı okursun,
Ey Saba yeli, sevinçle gönlümü dokursun,
Artık gülün Efendisi, gönlüme taht kursun,
Müjdeler getir, güllerin ser tacından bülbül.
O hep bizimle beraber, nerede olursak,
O bize şah damarımızdan yakın, bilirsek,
Daim ben O’na muhtacım, nerede olursak,
Seven sevdiğine meftun, haykır şimdi bülbül.
Müslümanlar zulümde, benim matemim oldu,
Ümmetin esareti, bitmez ümidi oldu,
Dünyaya Müslümanlar sığdırılmaz oldu,
Artık uyandır Müslümanları, sen öt bülbül.
Ömer Işık 2
Kayıt Tarihi : 6.5.2021 15:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!