Öyle bir sel ki sefil, içindeyim hicranın,
Damarlarımı yırtan isyanda deveranın;
Ey yüreği yaralı, gözü kan akan bülbül!
Hangi güllere hasret hazanda aşiyanın.
Hangi merhamet seni nefesine sığdırır;
Hangi can senin gibi yar diyerek çığırır;
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Kutluyorum kaleminizi.
Saygılar yüreğinize.
Yüreğinizden taşan anlamlı yağmurların bile ılık yağdığı çok uzaklardan gelen hasretle özlenen büyük aşkını öyle anlatırlar ki o aşkı da yaşayan yürekler sevmeyi ve sevgiyi iyi bilirler şair de şiirinde aşkını öyle bir güzellikte yaşayan içten gelen duygularla şiirine yansıtırlar yürekteki bir baharı yaşarcasına veya yaşarlar şiirine de yansıtırlar yürekteki baharlar gibi her mevsim güzeldir özlem yapraklarda beliren çiğ tanesi gibidir insanı içine alabilen bir güzel bir tabloda hasret olabiliyor .Yüreğinize sağlıklar olsun başarınızın devamını dilerim. Saygılarımla.Ant +10
Osman Bey, kaleminizden harika bir şiir okumanın keyfiyle emeğinizi kutluyorum...yüreğinize, kaleminize sağlık...saygı ve selamlar.
Merhaba sayın Aktaş,böyle donanımlı bir kalemden çıkan bu müstesna şiirden anladığımı anlatmaya kalemimin lisanı yetmeyeceğinden, bir deneme şiirimi sizinle paylaşmak istiyorum. Bilgi, birikimlerinizden, genç olduğunuz için haliyle algılarınızdan ders çıkarmak isterim sürç-ü lisan varsa affola sevgilerimle...
Bir hâl.
Bahçemizde gül har olur
gül dönüşür sevgiliye
ahu gözlü bir yar olur
bülbüller çiledikçe
çileler ahu-zar olur
misk-i amber kokuları
yüklenmiş çiçek dalları
bu alemi görür görmez
vallahi dilimiz lâl olur
güneş vurur üzerine
ağaçta meyve bal olur
izledikçe bu alemi
bize de bir hâl olur
yazdığım tarih: 2/Kasım/2004/İstanbul
Yüksel Nimet Apel
Tek kelimeyle muhteşem bir şiir. Kutluyorum kalemin derinliğini. Saygılar..
kutlarım dost kalem
Azizim!
harikulade candan kutlarım muhabbetle tam puan kabul buyurun
saygı ve muhabbetle
Oldukça gecikmeli geldim şiire... Elde değildi... Ancak şimdiye kısmet oldu, iyi ki öyle oldu, yorumlardan nasiplendim en azından...
Değerli Necdet'in yorumuna uyarak M. Akif Ersoy rahmetlisinin aynı adı taşıyan şiirinden bir bölümü aldım, okunması gerekiyor bence...
'-Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin ?
0 zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,
Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
Gezersin, hânmânın şen, için şen, kâinatın şen.
Hazansız bir zemin isterse, şâyed rûh-i ser-bâzın,
Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkûm-i pervâzın.
Değil bir kayda, sığmazsın - kanadlandım mı - eb'âda;
Hayâtın en muhayyel gayedir ahrâra dünyâda,
Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîşandır?
Niçin bir damlacık göğsünde bir umman hurûşandır?
Hayır, mâtem senin hakkın değil... Mâtem benim hakkım:
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!
Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;
Bugün bir hânmansız serseriyim öz diyârımda!
Ne husrandır ki: Şark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,
Serâpâ Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!
Hayâlimden geçerken şimdi, fikrim herc ü merc oldu,
SALÂHADDÎN-İ EYYÛBÎ'lerin, FATİH'lerin yurdu.
Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde OSMAN'ın;
Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!
Ne hicrandır ki: en şevketli bir mâzi serâp olsun;
O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!
Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden YILDIRIM Hân'ın;
Şenâatlerle çiğnensin muazzam Kabri ORHAN'ın!
Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,
Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş!
Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın;
Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!
Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!'
M. Akif Ersoy
Görülüyor ki Osman Bey; tıpkı Akif gibi 'Bülbüle söyletiyor' içinde birikenleri...
İnsan, yaşadığı zamanın hem şahididir, hem de iştirakçisi.. Hele üstünde 'aydınlık' payesi varsa... Yaşadığı ülkesinin olanakları ile nasiplenmiş, kendisini sorumlu hissediyorsa; o iştirak ediş, keyfiyet sınırlarını aşar, ortak mazinin yüklediği bütün ağırlık omuzlarına biner...
Dün; Yunan işgaliyle 'hatırası kirlenen' Bursa ne ise Akif için; bu gün de ülkemizin asla hak etmediği karanlık tünelin içinde Osman Aktaş Kardeşim de odur... Aslında sadece Osman Bey değil, onuruna, yarınına sahip çıkması gereken tüm şairler, yazar/çizer erbabı aynı yükün altında eziklik duymak zorundadırlar!
'Bülbül', bülbüllüğünün gereğini yapacak... Onu dinleyenler, sesindeki hezeyanın nedenini içlerinde duyacaklar, o topraklar, o mavi gök niye yanıyor esas anlaması gerekenler anlayacaklar...
'Matem tutulacaksa' eğer, bülbüle yazık değil mi?
Etkili, mesajını ustaca veren bir şiirdi... Kutluyorum Osman Bey, değerli dost...
* Ötme efkarınla sen..Tükenir körpe canın..Bir cihanı ağlatır
Gecede hezeyanın..* Osmanlı Türkçemizle yazdığınız bu
dörtlük şiirinizi sonsuz kutluyorum.
* 10 Antoloji Yıldızı *
Bakmak değil görmekti duymaktı şiirin dili ve güzel bir hece şiiriydi Sayın Osman Aktaş.. kutluyorum..
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta