Zaman,saat kadranında oynayan bir çocuk,
Saçımda beyazlık,alnımda derin bir çizgi.
Zaman,fırtınalı havalarda ki yolculuk;
Ve gittiğim yeri,değerli kılan bir sezgi...
Zaman,çocukluğum,okul yıllarım ve sokak;
Bir kalıp,''ben'' dediğim,
dünyayı sığdırdığım,
yontarak,işleyerek ruhuma doldurduğum...
Bir kılıf,içine,kalıbımı koyduğum,
üç kuruş,biri girmez,
daracık yerdeyim...
Uykuya dalmadan önce,küçükken,
kafamı kaldırır,karanlığa bakardım.
Bir ürperti duyardım derinden,
sanki bişeyler geçerdi odadan,korkardım.
Sarılırdım yorgana,sımsıkı sarılırdım,
az sonra bir el sıyıracakmış gibi üzerimden.
İnce bir yağmura tutulsam,yürürken,
yolumun ortasında,
ağlasam,ağlasam...
Yürüdükçe yük olsa elbisem,
dumanlar savrulsa sırtımdan,
gömleğim tenime değse,irkilsem,
Irak'ta bir çocuk ağlıyor,annesinin karnında,henüz doğmadan,
ilk yolculuğuna çıkmış,sonu karanlık,
ve belli ki ışık çok uzaklarda...
Barut dumanı,kan kokusu doluyor genzine,
derken bir ses duyuyor,şiddetli,
insan çığlıkları inletiyor her yeri,
sayın erdem bey
geçmişten günümüze giresunlu şairler Antoloji adlı eserimizin son aşamasındayız. Eğer Giresunlu iseniz 1 adet resim,5 adet şiir, ile 5 satırırı geçmemek üzere zgeçmişinizi ([email protected])
adresine atarsanız. antolojide yer almış olursunuz.
Mustafa yılmaz ( ...