Boşlukta bir kupa
Deniz rengi dışı, içi bulamaç
Dokunursan mayasına
Sivri uçlu “ihanet” değer eline ilkin
Kara gözlü peçesinin altından
”Yalan” gelir
Pul pul dökülen “zaman” gelir eline
Parmağında ezersin “aşk”ın dokusunu
Göze gelir okşaman karantina altında
Uzak bir limanda volkan püskürür
Yere basar ayakları efsane sevdanın
İçinde duyarsın acımış kokusunu
Bedenin tutsak, ruhun beynamaz
Yatağın ıslak, bir göz kırpımı
Dikersin başına, yutmak için geçmişi
Boğazından akar gri bulamaç
Her bir tohumunda
Yakar genzini kekremsi, tükenmiş tadı
Düşman kurşunlar şehvetle kucaklaşır
Çiçek döker sahilde bir ağaç
Kırk tas suyla dökündüğün ad
Ilık ılık geçer hücrelerine
Ama soğuktur yaşamın köyü
Babanın öldüğü yaşta sıkışır göğsün
Annen gibi içersin sigarayı
Çocuğun gözünde
Ateşin közünde
Yarına gömülü, en özel sözünde
Bozulur büyü
Aynur Uluç
Cumartesi Sayı: 56
Kayıt Tarihi : 7.12.2005 19:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
buralarda bir (O)
a. biçimsel yönden
1.şiir , okuyucu üzerinden özneleştirilmiş.. duygular okuyucuya yansıtılmak suretiyle , şiirin okuyucu tarafından sahiplenilmesi daveti var inceden inceden
kadim yunanda bir söz vardı..
-ne gülüyorsun, anlattığım aynı zamanda senin hikayen..
şeklinde..onu anımsadım
2.şiir taraçasından iyi akıtılmış bir su gibi..her dize bir basamak ve basamaklara ruhu veren: şiirin anlamı... kopmadan akıyor
3.aliterasyonlar gözetilmiş..dizeler içlerinde musikili
4.ilk dört dizede ..şairin yaşamak sözcüğüne giydirdiği anlamın görsel bir sembolü yapılmış..ama bana kalırsa şiir üçüncü bölümden sonra açılmış, ve daha rahat eskizlemiş hayatı..
b.muhteva yönünden
yaşamak nedir..bunu da ikiye ayırıyorum
yaşanan nedir, yaşanması gereken nedir
bu şiirde yaşanması gerekene herhangi bir gönderme yok..yaşam coşkusu yitirilen bir sönümlülükte resmedilmiş..
yaşamakta karşılaşılan ihanet ve yalanlar nedeniyle güzelim zaman pul pul dökülen boyalara dönüyor..
ne diyebiliriz..şair öyle görmüş..bir bulamaç bir 'jam' olarak..sartre ın bulantısı gibi
ama subjektif gerçekliğimiz, görme enerjimiz ve derinliğimizin hacmi içinde
örnek vermek istiyorum..ismet özel için bir zamanlar hayat sevgilidir ve şöyle der
SEVGİLİM HAYAT
Yüzüme bak
ve yüzümü hırpala
yüzümü değiştir, dağlı bir anlatım bırak
sen
her hafta oğlunu leğende yıkayan hayat
yaban, diri memelerinden ısırmak
dudaklarındaki tuzu dudaklarıma almak için
çok oldu tepelere vurdum kendimi
daha sonra aradan 5-10 yıl geçince yaşamak dişlerimiz arasındaki bir cesede benzetilir aynı şair tarafından.. ironik ve alaycı bir üslupla kentsoylu yaşama gönderme yapılır
DİŞLERİMİZ ARASINDAKİ CESET
Nezaketten, haklılardan yanayızdır hepimiz
Sevinmemiz çapkıncadır, ağlatır bizi küpeşteler
Yaşamak deriz -Oh, dear- ne kadar tekdüze
Katliamlar ne kötü be birader
galiba çok konuştum
hatta eminim çok konuştum:)
saygılar ve tebrikler
İçine dalınca da yanılmadığımı gördüm...Yüreğine sağlık...Çok güzeldi...Tebrik, selam ve saygılar..
Suna Doğanay
TÜM YORUMLAR (6)