Biz hep kaçtık tenimizden
Oysa tenimiz eşkiya kokar,
Eşkiya ağlardı bizim.
Toprak yaramazdı düşlerine,
Kekik tavsıtırdı bedeninde.
Bir akşamlık değil, destanlık
yıllanırdık yar bedeninde.
Bakışlarımızla eritir, yakar, belerdik düşlerimizi.
Nefesimiz yettiğince inletirdik yamaçları.
Ama durultular artık ezgileri.
Yavanlaştı sevdalar diye dilenir olduk.
Bir eke aradık kendimize.
Şöyle enine boyuna.
Şöyle sözü özü bir.
Gütsün diye bizi,
işaretsiz eylemli bir çoban.
Yellere karşı dursun diye yerimize.
Yürürken denge telinde yaşamın.
Düşmemek için kahbe kucağına
ve bir gülüş aradık şu yoklukta.
içten ve ağlamaklı.
Sonra bir kayaya tutundurarak
akisledik bağırtılarımızı yeryüzü aşıklarına.
Gök bir pınar olmuştu dost sevdası.
Dost sarmaşlarında kibirsiz sarhoşça, arayışsız.
Düşündük, geldik, gittik, yittik o sessiz türküde.
Çektik bıçağımızı yaşama, ağladık.
Kaçamadık da yardan.
Öpemedikde soluksuzca dudağından.
Süründük akşam akşam ama
Gündüz yeniden çömeşti, çölleşti umutlarımız.
Ellerimiz ceplerimizde,
Islık çalarak gülümsedik yaşadıklarımıza
Sonra kaçmak için özgürlüğe,
Yapıştık bir yılkının yelesine.
Taşıyamadı umudumuzu.
Ağır geldi yaşadıklarımız gücüne.
Kayıt Tarihi : 8.12.2010 13:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!