BUHARA'DAN KOMŞULAR
Buhara'da ki dedelerimiz;
Bir sabah, at sürmüşler bu tarafa.
El-Buruz'u çoluk çocuk geçerken,
Yurtta kalan yiğitlere yanmışlar.
Kağnıları,
Kanatlanmış kuş gibi yol almış
Gün batımındaki ülkeye
Yel gibi girmişler.
Horasan’ın Alp’leri,
Kılıçsız geldiler,gül diktiler Anadolu'ya
Veli'nin ocağında
Taptuk'un sofrasında,
Yunus'un besmelesinde
Mühür oldular Anadolu'ya
Gün batımına giden kervandan
Ahlât’ta, Harput’ta, Besni’de…dökülenler,
Tuna'yı at sırtında geçenler de oldu
Hasan Dede türbesinde yatanlar
Mohaç'ta uyuyanlar
Söğüt erenlerinin
Buhara komşusuydu.
Beraber gelmişler,
Zamanların ötesinden.
Dönmemek üzere.
Yürümüşler yıldızların ötesine
Birlikte yaşamış,
Birlikte düşmüşlerin,
Türküsüne inat
Türküler söylenirken
Kuytu köşelerde,
Genç bedenler,
Gözleri açık,
Kucağındaki mavzerle,
Düştü kucağımıza.
Ağıtlar,
Bizim ağıdımız Baran.
Dağ başındaki yalnızlığımız,
Kara bahtımız gibi…
Ağıtlar ne kadar bizimse;
Torosların tepesindeki hırçınlık,
Karacadağ'da açılan bazlama,
Ilgaz'da sağılan süt,
Harran'da pişen mırra da bizimdir.
Fırtınaların kopardığı çiçekler
İki boşluk arasında savrulur,
Ne kadar yükselirse yükselsin
Toprağına düşerler.
O toprakta ışkın veren çiçekler;
Şafak vakti,
Yüzlerini Buhara'ya döndükten sonra
Açarlar.
Buhara'da ki dedelerimiz;
Bir sabah, at sürmüşler bu tarafa.
El-Buruz'u çoluk çocuk geçerken,
Yurtta kalan yiğitlere yanmışlar
Kağnıları,
Kanatlanmış kuş gibi yol almış
Gün batımındaki ülkeye
Yel gibi girmişler
Horasan’ın Alp’leri,
Kılıçsız geldiler,
Gül diktiler Anadolu'ya
Veli'nin ocağında
Taptuk'un sofrasında,
Yunus'un besmelesinde
Mühür oldular Anadolu'ya
Gün batımına giden kervandan
Ahlât’ta, Harput’ta, Besni’de…dökülenler,
Tuna'yı at sırtında geçenler de oldu
Hasan Dede türbesinde yatanlar
Mohaç'ta uyuyanlar
Söğüt erenlerinin
Buhara komşusuydu.
Beraber gelmişler,
Zamanların ötesinden.
Dönmemek üzere.
Yürümüşler yıldızların ötesine
Birlikte yaşamış,
Birlikte düşmüşlerin,
Türküsüne inat
Türküler söylenirken
Kuytu köşelerde,
Genç bedenler,
Gözleri açık,
Kucağındaki mavzerle,
Düştü kucağımıza.
Ağıtlar,
Bizim ağıdımız Baran.
Dağ başındaki yalnızlığımız,
Kara bahtımız gibi…
Ağıtlar ne kadar bizimse;
Torosların tepesindeki hırçınlık,
Karacadağ'da açılan bazlama,
Ilgaz'da sağılan süt,
Harran'da pişen mırra da bizimdir.
Fırtınaların kopardığı çiçekler
İki boşluk arasında savrulur,
Ne kadar yükselirse yükselsin
Toprağına düşerler.
O toprakta ışkın veren çiçekler;
Şafak vakti,
Yüzlerini Buhara'ya döndükten sonra
Açarlar.
Kayıt Tarihi : 21.8.2016 12:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!