Mevsim kış, aylardan Şubat,
Karlı bir gündü düştüm yola.
Tayin olmuştum,
Hakkari’de bir köy okuluna.
Zorlu geçen yolculuktan sonra,
Başladım göreve,
Kutsal bilinen öğretmenliğe.
Artık, öğretmendim…
Heyecan doluydu yüreğim.
Nemli nemliydi gözlerim.
Ders vermeliydim, her şeyden habersiz
Ülkemin en doğal çocuklarına.
Bir an önce varmak istiyordum köye,
O coşku ile bindim minibüse.
Gidiyorduk, patinaj yapa yapa,
Ara sıra kayarak, çıkarak ulaştık köyümüze.
“Örtmen! Burası okul, aha şurası da evin.” Dediler.
Bir girdim ki evimize! ...
Gülesim geldi ağlanacak halimize.
“Üzülme! ” dedi muhtar.
“Bende kalırsın bu gece, gerisi Allah Kerim.”
Kurşun yağmuru altında geçti gecemiz.
Ev tamiriydi, sabah ilk işimiz.
Alacağım maaşa güvenerek,
Onardım kalacak evimi.
Henüz ilk günümde,
Yaşadım yalnızlık depremini…
İlk dersim, heyecanla sınıfa girdim.
Günaydın çocuklar! Dedim.
Oturdum, kırık sandalyeme.
Süzdüm öğrencilerimi derinden derinden,
Onlar da beni süzüyordu yerinden.
Tanıştık.
Anlaşmaya çalıştık, farklıydı lehçemiz.
Az biliniyordu burada Türkçemiz.
Zorluklar içinde geçse de günlerimiz,
Sevdik, kaynaştık, anlaştı gönüllerimiz.
Kalbimde ilk yeri aldı, o miniklerimiz.
Köy köy dolaştım geçtikçe yıllar,
Perişandı, gittiğim bütün okullar.
Ne devlet uğruyordu ne millet bakıyordu,
Bütün yük öğretmenin sırtına biniyordu.
Gerçi fakirdi köylüler…
Zar zor tütüyordu ocaklar,
Üst baş yırtık, hele çocuklar!
Vicdanım sızlayarak çalıştım yıllarca,
Bazen tuvalet temizledim bazen de baca.
Zordu köy okullarında çalışmak,
Öğretmenlik dâhil her işle uğraşmak.
Hele dinleyince nasihatçi müfettişleri,
Görünce bir adım ileri gitmeyen teftişleri,
Hükmedip çöken moralimize,
Hâkim olup sinirlerimize,
En iyi şekilde girdik derslerimize.
Amacımız insan yetiştirmekti,
Canım kadar sevdiğim memleketime,
Hizmet etmekti…
Hiç gücüme gitmedi çalışmak,
Aksine mutlu etti, zorluklar içinde bir şeyler başarmak.
Yan gelip yatmakla suçlayanlar bizi,
Lütfedip incelesinler köy öğretmenlerimizi.
Şimdi şehirdeyim.
Yine tozlu sınıflar, yıkık dökük okullar,
Yine bir harabedeyim.
Öğrencilerimize; ayakkabı, beş kuruş para,
Bedava kitap vermekle övünmekteyim.
Ders mi?
Fişlerden çok şeyler öğretiyorduk dün,
Angarya işlerden vakit kalmıyor bugün.
Gün dedim de,
Bu gün öğretmenler günüymüş!
Çocukları bir sevgi bürümüş…
Farklı bir heyecanla okula gelmişler.
Ayaklarında ayakkabısı olmayan çocuklar,
Öğretmenlerine hediye getirmişler.
Keşke! Keşke öğretmenlerimde,
Çocuklar gibi sevinse bu güne,
Öğretmenler Günü’ne…
Öğretmenlerim!
“Eşekten düşeni eşekten düşen anlarmış.”
Ben de, bir öğretmen olarak anlıyorum sizleri.
Şartlar zor da olsa vatana hizmet için,
Yetiştirip, büyüteceğiz küçükleri.
Anlamasa da bizi ülkemizin büyükleri,
Kutluyorum sizleri!
Cebiniz görmese de kalbiniz sevgi dolsun,
Yine de, Öğretmenler Gününüz kutlu olsun!
....................................................İsmail SAĞIR
Kayıt Tarihi : 24.11.2013 23:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İsmail Sağır](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/11/24/bugun-ogretmenler-gunuymus.jpg)
Saygımla
Yılda bir anılır adımız
364 gün ''Kaç paralık adamsın''dır adımız
Tebrikler.
TÜM YORUMLAR (30)